Asker'de Teröristlerle Mücadele
Öncelikle Esenlikler. Bu gün size askerdeyken yaşadığım bir kaç anımdan birini anlatacağım. Askerdeyim, yemin töreni için Tören yürüşü ile Tabura gidiyoruz. Yeminimizi tamamladık. Geri döndük, Tören yürüşü yaparken ki Marşı defterime yazıyordum. Yanım da Mardinli 30 yaşlarında çoluklu-çocuklu evli biri vardı. Ona sordum bir kaç satırı bu kişi İntikam Marşı'nda "mardin"in geçmesinden rahatsızlık duymuş bu yüzden "o marşı sevmiyorum" diyordu.
Marş ise şöyleydi:
"Hakkari Şırnaktan, Mardin Midyattan,
Jandarmalar geliyor,
batıdan doğuya,
anası ağlayan şehitler için,
kahpece vurulan mehmetler için..
İN-Tİ-KAM, İN-Tİ-KAM,
İntikam, intikam, intikam alacağız,
Teröristlerden p*ç apodan öç alacağız."
Tabii sonraları Muşlu bir çocuk vardı, onla kule iken konuşuyorduk. Aslında "Terör olayları"nın olmadığını, "doğu"yu kötülemek için böyle şeyler uydurulduğunu "PKK"nın olmadığını söylüyor, "doğu"yu övüyordu. Söylerken de Devlet ve Ordu'yu kötülüyordu. "Terör var" deyince "palavra, uydurma" diyordu.
Sonraları bu Mardinli ile kavga ettim, yemekhane de. Zaten bir kaç anlatısına göre terörle ilişkisi var idi. Sonra kavga ettik. Bana ana-avrat sövüp, üstüme yürüdü. Bende ona "anneme niye sövüyorsun, ben senin annene sövüyor muyum?" dedim, fakat kendisi PKK yancısı olduğu için namus-ırz dinlemiyordu. Bende onun annesine sövdüm. PKKlının haddini bildirdim.
Kendisinden 10-15 yaş küçük çocuğa sövüp, üzerine yürümesine, komutanlar ne dediler peki? Hiç bir şey, onun takım komutanı Kd. Bşçvş. Siyasal İslamcı, her zaman namazını kılıp, her gün bize fetva veren biriydi. Bu p*çi de komutan yalakası ve namaz kılan biri olarak seviyordu. Şikayet edildiğin de bu yüzden de yakasını "din" sömürücülüğü ve yalakalık ile kurtarıyordu.
Ben acemilik yıllarım da mescid görevlisi olduğum için namaz kıldığını biliyordum. Onu bile kıskanıyorlar, "komutana" şikayet ediyorlardı. Neymiş onların mezhebi farklıymış, benim farklıymış?
Neyse konumuza dönelim: Bunlar "İstanbul sözleşmesi"ni eleştiriyorlar, PKK ya destek veriyorlardı. Neymiş aile yapısını bozarmış? Lan sen birinin ailesine söverken iyi mi?
Neyse haddi bildirildi. Fakat terörle mücadelemiz bundan ibaret değildi. Daha sonraları gelen bir kaç kişiden biri kendisi kapıcı idi. Daha önce bizim bir kep üstümüz de Öcalan Sevicisi vardı.. Neyse.. Sonra gelen çocuk nereliydi unuttum fakat Siyaset mi ne okumuş falan onla ilgili durmadan hava atıyordu.
İşte bu Demirtaş ve Öcalan sevicisi idi. Bir kaç Türk Milliyetçisi bunları şikayet etmiş fakat takım komutanı olan 8. Kd. Uzm J. buna sessiz kalmayı tercih etmişti. Şöyle de belirtiyim: bu Uzm J. aynı Kd. Bşçvş gibi "namaz kılar", "fetva" vermekten çekinmezdi. Durum böyleydi. Fakat Üsteğmen'in kulağına gitmiş, bizi içtima alanın da bekletti ve o kişileri isim vermeden küfür etti, "bana kimse öcalan pezevengini övmesin" dedi. Üsteğmenimiz gaddar bir insandı. Diğer siyasal islamcı komutan zaten çarpılmıştı ve zaten Yarbay da çarpmıştı. Üsteğmen konuşmasına devam etti: "bölükte fitne çıkarırsanız gününüzü gösteririm" dedi.
Ve aklıma ne geldi en çok tutanakta bu komutandan çıkmaktaydı. Her şeye bir kılıf uydurup durmadan askerlere tutanak tutuyorlardı. Zorla bizi aşı yaptırıyorlar, "aşı olursan bir şey olmaz" deniliyordu bir albay, yarbay, üsteğmen başka konuşuyordu biri başka fetva veriyordu.
Ordu'nun neden laik olmasının gerektiğini daha iyi anlıyordum. Ordu yozlaşmış, terörsevicileri ordu da önemli yerlere gelmişti. Burada anlattığım Radikal İslamcının bir Terörist Severe nasıl destek verdiği ve koruduğunu anlattım. Ve hala o "öcalan övücüsü" asker de güzel bir yerde görev yapmakta, diğer muşlu ve mardinli ise ödüllendirilmişlerdi "vatan haini" oldukları için diğer askerlerden daha rahatlardı.
Bir zamanlar Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, Kürtlerin askere alınmamasını istemiş, tehlikeli bulmuştu. " Çünkü Türk ordusunun savaştığı etnik topluluk, ordu saflarına katılan Kürtlerin hemcinsleriydi.." (1)
Bu olumsuzluklar, bir inanç sarsılması yarattı. Sizi temin ederim ki: kararlığım ve bu hainlere karşı olan öfkem hiç bu kadar güçlü olmamıştı.
Kahrolsun PKK,
Kahrolsun Emperyalizm,
Kahrolsun Radikal İslamcılık!
YAŞASIN DEMOKRATİK LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ!
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
NOTLAR:
(1) D. Ahsen Batur - 1200 Yıllık Sürgün, Selenge, s. 238.
Yorumlar
Yorum Gönder