Ana içeriğe atla

Atatürk ve Dini

  

Atatürk ve Dini

Atatürk'ün Dini Tartışmalı olmakla beraber, İslam-Hristiyan-Yahudilik dinlerini eleştirdiğini, Tanrıyı/Tanrıların insanın kendi yarattığını kendisi el yazılarında açıklıyor zaten. Bunla ilgili en önemli bir kaç çalışmadan birisi: "Fehmi İlkay Çeçen - Atatürk'ün Kaleminden Taratılış ve Din" toplu bir kaynak eser. 

Din eleştirileri "Türk Tarihinin Ana Hatları", Ortaokul ve Lise için hazırlanan kitaplara kadar girmiştir. Atatürk dini eleştirmesine rağmen Camiileri ve islamın kutsal yapılarını tamir ettirdiğini "Atilla Oral - Charles Harington" kitabından öğreniyoruz.

Ayrıca Atatürk tüm dinleri eleştirmiştir. Tek ibrahimi dinleri değil. Bu yüzden Atatürk hangi inanca sahip bilemiyoruz.

Bir çok tarihçi Atatürk'ün "ateist, deist, agnostik" olduğu düşüncesindeler. 

Atatürk:

"Bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." (1 Kasım 1937)

İslamdan bahsederken: "Muhammed'in kurduğu din.." (Medeni Bilgiler, s. 21.)

Tabii ben Atatürk'ün tüm Tanrı ve Tanrıların insan eseri olduğunu söylediği için, deist olamayacağı düşüncesindeyim. Bence Atatürk "Ateist" olabilir düşüncesinde olanlardanım. Ama Atatürk'ün "Agnostik" olduğuna dair bir kanıt olmadığı için en son "Ateist" olduğu düşüncesi mantıklı geliyor. 

Sherrill: "(Atatürk) Agnostik olduğuna dair genellikle kabul görmüş inancı kesinlikle reddediyor." (Rıfat N. Bali - Amerikan Büyükelçisi Charles H. Sherrill'in Raporu: Atatürk'ün Dine Bakışı,  Sayı: 423, Ankara 17 Mart 1933.)

Ama tek bildiğimiz şey: İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik ile diğer dinlerin insan ürünü olduğunu Tanrıyı insanın eseri olduğunu söyleyerek, bunlara inançsız olduğunu ve İslamı "Muhammedin dini" diyerek "Arap ideolojisi" olarak gördüğü bilinmektedir.

Tabii ki ben tüm İslamla ilgili ve diğer inançlar ile ilgili düşüncelerini burada toplayacak değilim. Fakat isteyen için derli-toplu kaynak bıraktım. 

Öyle ki Miliyetçiliği, din yerine koymuştur. Meselâ: "din ve mezhep bağı yerine, Türk milliyetçiliği bağı" (Aratürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.2, s. 237.)

Türkleri Araplar, zorla ve katliâm ile "Müslüman" yapmak istemiştir. Fakat Türkler Müslüman olmamıştır. (maarif vekaleti, c.2, s. 161) Ancak Türkler, Müslüman


Türkler ancak kendilerini köle yapmak istiyen Arapların efendisi olmıya karar verdikten soradır ki kütle halinde islam dinine girmişlerdir. (maarif vekaleti, c.2, s. 147.) Şöyle diyor: "Arapların zulüm ve şiddetleriyle müslüman olan Türkler, İslam dinini kabul etikten sonra da ezilmişlerdir. Bu yüzden "halk, bir türlü müslümanlığa ısınamamıştır. Ancak kendi ırkdaşları hükümeti ellerine alınca kütle halinde müslümanlığı kabul etmeye başladılar." (Türk Tarihinin Ana Hatları, s. 461.)

"Türk, İslamiyeti kabul ettikten sonra, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, Allah ve peygamber uğruna "kendi ruhunu, benliğini, hayatını unutmuş, sonucu alçaklık olan, esaret olan, aşağılık bir hedefe sürüklenmiştir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.2, s. 196.)

Zaten Türkler üstün millet idi. Araplara medeniyet getiren ve İslamı yücelten Türklerdi. Fakat bu uzun sürmedi, Türklerin "Milli bağlarını gevşetti." çünkü Hz.Muhammed bir Arap Milliyetçisiydi, İslam da Arap İdeolojisi idi. (Medeni Bilgiler, s. 21, Maarif Vekaleti, c.2, s. 157.) Ve şöyle diyor: "Türkler ancak kendilerini köle yapmak istiyen Arapların efendisi olmıya karar verdikten soradır ki kütle halinde islam dinine girmişlerdir. " (maarif vekaleti, c.2, s. 147.)

***

Ayrıca Atatürk materyalist ve pozitivist bir görüş açısına mensuptu. Ayrıca Devrim tarihi de iyi bilirdi. Fransız devrimi de bunlardan biri. 

Atatürk materyelist ve pozitivist filozoflardan etkilenmiştir. Bunlardan bir kaçı: Paul Henri Baron d'Holbach, David Hume, Jean Meslier vs. 

Materyalizm: Maddeden başka bir cevherin varlığını kabul etmeyen, genel olarak ruhun, öteki dünyanın ve Tanrı'nın varlığını reddeden bir akımdır.

Ayrıca Atatürk Darwinizme önem vermiştir. Maarif Vekaletinden çıkarılan 1931'de ki "Tarih" kitapların da Darwinist ve Evrimci bakış açısı hakimdir. 

***

Atatürk "Türk Tarihini" İslam ve Hristiyanlık yüzünden yazılmadığını söyler. Öyle ki Maarif Vekaleti'nin çıkardığı "Tarih" adlı 4. Cilt eserinin Önsözü bizzat buna işarettir. 

Şöyle diyordu: "1000 yıldan fazla süren "islamlık-hıristiyanlık;, davalarının doğurduğu husumet duygusile mutaassıp müverrihler bu davalarda asırlarca islamlığın pişdarlığını yapan Türklerin tarihini kan ve ateş maceralarından ibaret göstermeğe savaştılar. 

Türk ve islam müverrihler de Türklüğü ve Türk medeniyetini islamlık ve islam medeniyeti ile kaynaştırdılar; İslamlığa takaddüm eden binlerce yıla ait devreleri unutturmayı ümmetçilik siyasetinin icabı ve din gayreti vecibesi bildiler. 

Daha yakın zamanlarda Osmanlı İmparatorluğuna dahil bütün unsurlardan tek bir milliyet yaratmak hayalini güden osmanlılık cereyanı da, Türk adının anılmaması, milli tarihin yalnız ihmal değil, hatta yazılmış olduğu sayfalardan kazınıp silinmesi yolunda üçüncü bir amil halinde diğerlerine eklendi." (Önsöz, Maarif Vekaleti)

***

Atatürk: "Benim dinim benim Türklüğümdür!" (Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar, C. 8, Ankara, 2001, s. 459.)

***

Peki Atatürk dinlere "sahte" ddiyordu, Camiileri yıktırdı mı gerçekten? Gel bakalım:

"Bu doğrultuda onanın ve inşa kararı çıkan camilerden bazıları şunlardır: 

26 Mart 1923'te Hamidiye Camii 'nin tamir ve tefrişatının umum evkaf malından yaptırılması" istenmiştir.

12 Şubat 1924 tarihli bir belgeye göre, "Turgutlu' da tamiratı devam eden Pazar Camii için 1500 Türk Lirası gönderildiği" belirtilmiştir.

25 Temmuz 1925 tarihli bir belgede "Bitlis Camiinin tefrişi için 3000 liranın gönderildiği" belirtilmiştir. 

9 Aralık 1931 tarihli bir kararla, "İstanbul Eyüp Camii kurşun ve sıva tamiratının emaneten yaptırılması" istenmiştir.

30 Mart 1939 tarihli bir kararla, "Kars'ın Sarıkamış İlçesi'nde yaptırılacak cami inşaatı için gelecek yıla geçici taahhüde girişilmesi" istenmiştir."  (Ali Güler - Atatürk ve İslam, s. 212.)

Atatürk asla camii yıktırmamış, camiileri onarmıştır. 


("Yurttaş dününü unutma bugünü iyi anlarsın")

Bu camii için Nazım Hikmet şiir yazmış feryat etmiştir. Bakınız: "Ağa camii"

Bunun gibi çok camii satılmıştır. Mesela: "Taksim Camisi, 30 Ağustos Zaferi’nden bir hafta önce satıldı!.." (Atillâ Oral - Charles Harington Sömürge Valisi'nin Himayesinde Vahdettin'in İşgal İstanbul'u, s. 362.)

Devam ediyor:

"İstanbul’da ise bu tarihte; şehrin göbeğinde bir cami gayrimüslimlere satılıyordu. Satılan cami Taksim Kışlası içindeki Mehmetçiğin camisiydi. 30 Ağustos Zaferi ni kazanacak ve düşmanı denize dökecek olan; mücahit Mehmetçiğin camisiydi. Türk milletinin şerefini, namusunu kurtaracak Mehmetçiğin camisiydi. Bu yüzden cami satış rezaleti devlet sırrı gibi gizli tutuldu. Gayrimüslimler Mehmetçiğin paha biçilmez camisine 7.000 lira lâyık gördüler. Kara vicdanlı Vahdettin’in iradesiyle Taksim Camisi satıldı. Mehmetçiğin camisi artık Fransızların tapulu malı oldu. Gayrimüslim şirket 7.000  lira bastırıp Mehmetçiğin camisi satın aldı. Olayın içyüzü bütün belgeleriyle ortadadır."

Osmanlı zamanında satılıpta Cumhuriyet devrinde yeniden kazanılan ve onarılan Camiiler ve diğer şeyler için Atillâ Oral'ın "Charles Harington" kitabı paha biçilemez kaynaktır.

***

"Evet Karabekir, Arapoğlunun yavelerini (saçmalıklarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur'ân'ı Türkçeye tercüme ettireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etsinler..." (Uğur Mumcu - Kazım Karabekir Anlatıyor, s. 94)

"Arapça öğrenmedikçe, Allah'ın ne dediğini bilmeyeceklerdi. Bu vaziyyet karşısında Türk milleti bir çok asırlar, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta, bir kelimesinin anlamını bilmediği, halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızalara döndüler." (Medeni Bilgiler, s. 364 vd; s.21 vd.)

"Türk, İslamiyeti kabul ettikten sonra, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, Allah ve peygamber uğruna "kendi ruhunu, benliğini, hayatını unutmuş, sonucu alçaklık olan, esaret olan, aşağılık bir hedefe sürüklenmiştir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.2, s. 1 96 vd; Medeni Bilgiler, s. 364 vd.)

***

Kur'ân-ı Kerim'i çevirme emrini yine Atatürk vermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığını kurdurmuştur. 

Dinin Türkleştirilmesi de ayrı bir konudur. Öyle ki Hutbe, Ezan bile Türkleştirilmiştir. 

"Atatürk öncelikle Müslüman Türk milletinin anlayamadığı Kur 'an-ı Kerim'i tefsir ve tercüme ettirmek istemiştir.

Öyle ki, Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır ve Mehmet Akif Ersoy ile yapılan Kur'an tefsir ve tercümesi sözleşmesinde yer alan teknik ayrıntılar ile bizzat ilgilenmiştir." (Ali Güler - Atatürk ve İslam, s. 186-187.)

"Kur ân'ı Türkçeye tercüme ettireceğim." (Atatürk'ün Vossische Zeitung muhabirine verdiği demeç, 1929)

***

Atatürk ayrıca Hadisleri de Türkçeye çevrilmesini istemiştir. Buhari bunlardan biridir. Ve "Atatürk, İslam'ın temel kaynaklarını Türkçeye çevirtmekle kalmamış, bunları bastırarak geniş halk kitlelerine ulaştırılmasını da sağlamıştır.

1.45.000 adet Kur'an-ı Kerim tercüme ve tefsiri (19'ar Cilt). 

2.60.000 adet Buhari Hadisleri tercüme ve izahı (12'şer Cilt). 

3.247.000 adet din kültürü eserleri." (Ali Güler - Atatürk ve İslam, s. 207.)

***

Atatürk "hocaları niye astı?" bunu söyleyen biri, Kurtuluş Savaşı ile ilgili kitap okumayan birisidir. Yanıtı basittir: Emperyalistlerle yani İngilizler ve Fransız vs. ile birlikte olanları astı Atatürk. Haklıydı da, Hoca diye vatanımıza ihanetine göz yumulamazdı. 

Ayrıca Atatürk'ün çevresinde zaten Hocalar da vardır. "Hocaları astı" yalanını söylerken hiç bir zaman, Atatürk'ün yanında ki hocalardan bahsetmezler.. Rıfat Börekçi buna şahit isimdir ve ilk Diyanet İşleri Başkanıdır. 

Detaylı bilgiler için "Ali Sarıkoyuncu - Atatürk Din ve Din Adamları" kitabını okuyabilirsiniz.

***

Ayrıca Atatürk islam tarihini anlatmaktan geri kalmamıştır, öyle ki 1931'de basılan 4. Ciltlik "Tarih" kitaplarından 2.Cildinde İslam Tarihini ele almıştır ve bizzat kendisi yazmıştır. Hz.Muhammed'in savaşının krokisini çizdiği bile bilinmektedir.

***

Hz.Muhamed'i, "Devrimci, Filozof, başkomutan, devlet adamı" olarak tabir eder Atatürk, Hz.Muhammed'e hakaret edenleri de eleştirmiştir. Fakat Hz.Muhammed'i Allah'ın gönderdiğine inanmaz çünkü Muhammed filozof olarak bu dini kendisi yazmıştır.

***

Atatürk dinlerin Tanrı tarafından değil, insan tarafından yaratıldığı söylemiş ve İslam'ın Türkleri geri bıraktığını ve Türkleri zorla islâma sokmaya çalıştığını fakat Türkler ancak kendi Hükümdarları iktidar olunca Müslüman olduklarını, İslâmı Türk Halkının bilmediğini, Kur'ân-ı Kerim'i ancak ezberleyen Hafızalar olarak gördüğünü, İslâm'ın Türklüğe zararlı olduğunu söylemiştir.

Kendisi Materyalist, Pozitivist ve Darwinst fikirler ile dini eleştirdiği ve Materyalist Filozoflardan etkilendiğini, Evrimi benimsediğini, Fransız ve diğer devrimlerden etkilendiğini, Dinin Türklük olduğunu, din eleştirisi yaptığı halde Halkın dinine saygı gösterdiğini fakat eğitim müfredatına kendi "dini eleştirilerini" soktuğunu, Camiilere zarar vermeyip, tamir ettirdiğini, Kur'ân-ı Kerim'i, Hadisi, Hutbeyi, Ezânı, Türkçeye çevirip, Diyaneti ve İmam Hatipleri açtırdığını bu yazım da belirttim ve anlattım Hocaları niye astığı cevabımı da vermiş bulundum.

Nedense Atatürk üzerinden propaganda yapanlar, bunları ancak çarpıtarak anlatıyorlar. İşte biz buna karşıyız. Atatürkçüler bile bunları duydukların da "yalan bu" deyip geçiştiriyorlar, Atatürk düşmanları isse "Kâfir belliydi zaten, Mason" deyip geçiştiriyorlar.

Fakat Atatürk burada tüm dinleri eleştirmiş, tüm dinlerin aslında insan tarafından var olduğunu söylemiştir. Öyle ki zaten Atatürk "Tevrat" ile "İncil"i eleştirmekten geri de kalmıyor. Dinin kökenini Mısır'a kadar götürüyor. 

Artık bu oyunlar sona ermekle birlikte, gerçek Atatürk halka anlatılmalı. Müslüman/Dindar/Dinsiz olması Atatürk'ün karizmasını etkileyecek değil, çünkü Atatürk bir halâskâr'dır. ("Vatan Kurtarıcı", demektir.)

Burak Yabgu (3 Kasım 2021)






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır

Atsız'ın Atatürk, Kemalizm ve Cumhuriyet Düşmanlığı

  Atsız'ın; Atatürk, Kemalizm ve Cumhuriyet Düşmanlığı. "Başkumandan Mustafa Kemal’i tebcil ederim fakat Reis-i Cumhur  Atatürk’ü beğenmeye de sevmeye de mecbur değilim." (1) CHP'de boş kavga var diyen bir çok Atsız taraftarları, aslında Mustafa Kemal ve Atatürk'ü ayıran Atsızı niye göz ardı ederler?  Atsız Kemalist düşmanı olmak bir yana, Atatürk düşmanıdır. Devrim düşmanıdır. Sözlerine bakınız: "Bu millet, tutsak Türkleri kurtararak en büyük Türkiye'yi (yani Turanı) kurmak için de sınırlara koşabilir. Fakat onların Kemalist prensipleri için kılını bile kıpırdatmaz. Hatta Kemalizm'in çığırtkanları bile Kemalizm uğruna ölmez." (2) Kemâlistleri ve Atatürk'ü "dönme, mason" olduğunu belirtiyor: "Irkçılığın aleyhinde bulunanlar Türkçülüğün düşmanı olan dönmelerle, masonlar ve Halk Partililer yani Kemalistlerden ibarettir." (3) "Çünkü Kemalizm de dönme ve devşirme olmak kabahat değildir. Fakat Kemalizm yapmak isterken mi

Kürtler ve Medler

KÜRTLER VE MEDLER Kürt Tarihçilerin çoğu kendini Medlere dayandırır. Kürt dilinin gelişmesinde Medlerin rol oynadığını söylerler. (Minorsky - Kürtler, İslam Ansiklopedisi, VI. cilt, s. 1089-1114) Ve Medlerin torunlarıdır. (Amir Hassanpour - Kürdistanda Milliyetçilik ve Dil; s. 120.) » Kürtlerin tek kurduğu ulusal devlet olarak Medler İmparatorluğunu kabul ederler. (Wadie Jwaideh - Kürt Miliyetçiliğinin Tarihi , Kökenleri ve Gelişimi, s. 17.) » Ve bazı Kürt Tarihçilerde şöyle savunur: “bütün tarih boyunca Medleri Kürtlerden ayrı gösterecek bir hadise bulamazsınız.." (Zinnar Silopi - Doza Kurdistan; s. 9.) » Medler proto-Kürt’tür. (Philip Kreyenbroek & Christine Allison - Kürt Kimliği ve Kültürü, s. 25.) » “Dolaylı değil doğrudan Kürtlerin Medlerle bağlantıları vardır.” (Ali Hüseyin Kerim - Balkan Yarımadasında Kürtler, s. 49.) Medlerin İmparatorluğunu yıkan, Perslerdi. (William Aegleton - Mehabad Kürt Cumhuriyeti; s. 18.) Ve şunu söylemektedirler: Medler yıkıldık