Ana içeriğe atla

Marx'ın Eleştirisi

Türkiye’de Karl Marx kadar tanınan ama bilinmeyen bir kişi daha yok. Komünist mitolojisine göre komünizmin Tanrısı Karl Marx bir kahramandır, inanılmaz biridir.

Kendi kültürünü reddetmesi

Marx, zamanın da vaftiz olmuş biriydi. Babası da öyleydi. Babası Protestan olmuştu. (1) Marx, kendi kültürüne düşmandı. Yahudileri, aç gözlü ve haris olmakla suçluyordu. (2)

Babasının ırkına hainliği

Şöyle bir alıntı yapayım: “Prusya devleti 1810'ların sonunda, Heinrich Marx gibi kamu görevlisi statüsünde mesleğini özel olarak icra eden dava vekilleri dahil hiçbir Yahudinin kamu hizmetinde yer alamayacağı yolunda bir karara varmıştı.

Marx kendi durumu için bir istisna olabileceğini ümit ediyordu. Zira Rheinland’da adalet sisteminin yeniden düzenlenmesinden sorumlu Prusya devlet temsilcisi, yasal işlerde çalışan Marx ve diğer iki Yahudinin işlerine devam etmelerine izin verilmesini tavsiye etmiş; ancak durumun yeniden değerlendirilmesi yetkililerce reddedilmişti.” (3)

Marx’ın babası Trier şehri’nin en zenginiydi

Marx’ın babası Heinreich’in yıllık geliri 1500 Taler’di. Yani bu servetle, bir Trier şehrinin en zengin 5. kişisiydi. (4)

Karl Marx

Marx’ın paraları çarçur etmesi..

Marx, Üniversite’deyken zengin babasından gelen paraları, içkiye yatırıp; okul da kavgalar çıkaran biriydi. O kadar para harcıyordu ki, babası tarafından durmadan azar işitiyordu. (5)

Parayı da çok harcamasından değil, sorumsuzca harcamasından dolayı eleştiriliyordu. Marx’ın bu sorumsuzca hareketleri, ileride de başına belalar açıcaktı.

Marx’ın kayınbabası..

Marx’ın, eşinin kayın babası Johann Ludwig von Westphalen, bir Aristokrat ve Bürokattı. Prusya’da resmî soylular listesine girmiş biriydi. (6) Oğlu Ferdinand’da, Prusya içişleri bakanıydı. (7)

Marx’ı ergenlikten beri tanıyan Ludwig, Marx’ı kendi kanatları altına almış ve korumuştu. İleri de yapacağı Doktora Tezi’ni kayınbabasına ithaf edecekti.

Marx’ın çürük raporu alması..

Marx’ın babası ve kayınbabası, Prusya devletinden Marx’ın askere gitmemesi için özel bir doktordan rapor almışlardı. (8)

Marx’ın İngiliz Sömürgeciliğini savunması..

  • Britanya’nın Çin’i işgâli: “İngiliz silahları önünde Mançu Hanedanı’nın otoritesi dağıldı; Çin imparatorluğu’nun ölümsüzlüğüne ilişkin boş inanç yıkıldı; barbarlığı ve uygar dünyadan barbarca ve sımsıkı yalıtıklığı..” (9)
  • Hintlilerin bağımsızlık ayaklanmasına karşı dehşet verici tepkisi: “Hindistan’da ayaklanan Hintli askerlerin yaptıkları, yalnızca ulusallıktan, ırklardan ve özellikle de dinden kaynaklanan ayaklanma savaşlarında beklenebileceği gibi, gerçekte dehşet verici, iğrenç, sözde anlatılmaz taşkınlıklardır..” (10)
  • İngiliz vahşiliğini savunması: “Hintli eğirici ve dokumacının her ikisini birden yok eden İngiliz müdahalesi, bu küçük yarı-barbar, yarı-uygar toplulukların iktisadi temellerini dağıtmış ve böylece Asya’da o zamana dek görülmüş en büyük ve doğruyu söylemek gerekirse biricik toplumsal devrimi yaratmıştır.” (11)

Sonuç

Marx’ı eleştirdiğim bu yazı da anlatmak istediğim: Marx zengin bir aile de büyümüş. Zengin bir kayınbabası olan ve bunlarla beraber ayrıcalık edinmiş biri.

Marx, parasını serserilik yaparak harcamış ve parasızlığın sıkıntısını da hayatı boyunca ödemiştir.

Kendisi ve babası kendi dininden istifâ etmiş ve kendi kandaşlarına ihanet etmişler ve bir de kötülemişlerdir.

İngiliz sömürgeceliğinin kalemsel avukatı olan Marx, bu gün nedense emperyalizmin baş düşmanı gibi görünen bir diğer sömürgecilik tarzı olan Komünizmin kutsal peygamberidir.

NOTLAR:

(1) Jonathan Sperber — Karl Marx, s. 33, İletişim Yay.

(2) J. Sperber — a.g.e, s. 436.

(3) J. Sperber — a.g.e, s. 33.

(4) J. Sperber — a.g.e, s. 39.

(5) J. Sperber — a.g.e, s. 51.

(6) J. Sperber — a.g.e, s. 54.

(7) J. Sperber — a.g.e, s. 55.

(8) J. Sperber — a.g.e, s. 65.

(9) Çin’de Devrim, Karl Marks, New York Daily Tribune 14 Haziran 1853.

(10) Karl Marks, Hindistan Ayaklanması, New York Daily Tribune, 16 Eylül 1857.

(11) Karl Marks, 25 Haziran 1853, New-York Daily Tribune gazetesi, s.3804.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor. Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar. Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler. Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen...

Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA

  Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA Diyeceksiniz ki: “ Ama insanlar ölüyor, yazık değil mi! Ne acımasızsın! ” falan filan.. Hayır efendim, hayır! Elbette çocukların ölmesine üzülüyorum, bende bir insanım lâkin FKÖ’nün eğittiği PKK’nın kaç Türk çocuğunun canını aldığını ez mi geçiceğiz? Burada Suriye’nin PKK’ya verdiği desteği yazmayacağım çünkü zâten blogu’mda “ Sosyalist Bedevî: Esad ailesi, atalarının izinde ” diye bir yazı yazıp detaylıca anlatmıştım. Ayrıca FKÖ’nün kurucularından ve Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas hakkında da burada bahsetmeyeceğiz. Çünkü daha önce bahsetmiştik, bakınız: “ Solcu bir Bedevî: Mahmud Abbas ” Gelgelelim, Filistin ve PKK ilişkilerine, şöyle anlatayım: PKK, Suriye-Filistin-Lübnan kampların’da eğitim görmüştü. PKK, Suriye Hükûmeti tarafından Bekaa Vadisi’ne yerleştirilmişti. Burada yetişmişler burada militanlaşmışlardı. Bizzat büyük Türkiye dostu (!) Yaser Arafat tarafından desteklenmişlerdi. (1) İsrail’e karşı operasyonlar da kullanılmışla...