Ana içeriğe atla

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in iftiraları

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in iftiraları

Tek parti hükûmetine (İnönü) atıfta bulunarak, CHP’ye hakaret etmiştir.

Millî Eğitim Bakanı, Yusuf Tekin: “Sizin anladığınız laik şu; 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşı Kur’an’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak.” (1)

Aslında burada gizli olarak Atatürk’ü de hedef alıyor. Atatürk’ü direkt hedef alamadığından ötürü, İsmet İnönü’yü hedef alıyor.

İsmet İnönü kimdir? İsmet İnönü Osmanlı’dan beri askerlik mevkiinde bulunmuş ve Osmanlı ile Kurtuluş Savaşı döneminde büyük katkıları olmuş, Osmanlı döneminde takdir görmüş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci adamı olmuş biri.

Yani onun katkıları olmasaydı belki de Türk Kurtuluş Savaşı’nın seyri farklı olacaktı.

Gelgelelim yapmış mı gerçekten? Bunu yapamayacağını herkes biliyor. Bir kere bu adam tek adam değil. Yanındaki kişilere bakın, özellikle Genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak dininde imanında biri.

Eğer öyle bir şey olsa halk sessiz kalır mıydı? Hayır.

İsmet İnönü şöyle diyor: “Cumhuriyet, inancı ve ibadeti serbest bırakmıştı. Namaz kıldığı için tek bir kişi suçlanmadı. Camiye gitmek kimseye suç sayılmadı. Camiler daima açık kaldı..” (2)

Burada bunu tartışmak saçmalıktır. Cumhuriyetin kurucuları neden halkın dinine böylece saldırsın ki? Akıl alacak bir şey değil.

Fakat, Atatürk ve İnönü dönemlerinde camii hususundaki yaptıkları sabit ve kanıtlamışken hâlâ daha sokak kahvehanecesinden duydukları lafları, millete söylemeleri garip.

Millî Eğitim Bakanı, Yusuf Tekin. (Görsel, I.)

Atatürk zamanında Yunan ordusu tarafından yıkılan, yakılan, zarar gören camiileri yaptırılmıştı. Ayakta duramayanlar da yıktırılmıştı.

İnönü zamanında ise farklı durumlar söz konusu olsa bile İnönü bir İslâm düşmanı değildi. İnönü hiçbir zaman camiilere saygısızlık yapmamıştı.

Sadece II. Dünya Savaşı’na girersek eğer dinî ve tarihî şeyler zarar görmesin diye camiilere koydurmuştu. Yani dinî depo olarak kullanmıştı, sebebi de kutsal mekânların bombalanmasından ötürü gelmekteydi.

Adam sizin değer verdiğiniz şeyleri bile korusa suçlu oluyor! Böyle şeyleri dillendiren kişiler, o tarihte henüz çocuk kişiler. Eğer öyle bişi olsa idi, tüm yazarlar ya da Menderes dönemindeki yazarların hepsi bundan bahsederlerdi.

Neden bahsedemesinler? Herifler Atatürk ve İnönü’ye sövüyor. Anasına bile sövüyorlar. (İşlerine gelince İslâm’da küfür yasak)

Binlerce kaynak varken önümüzde bu kahvehane tarihçiliğini seçenlere yazık olsun!

Millet farklı dertlerle ilgilenirken; ekonomi, geçimsizlik, her gün cinayetler ve terörle uğraşırken, hiçbir sorun yokmuş gibi Cumhuriyeti temelinden sarsacak, halkın kini yukarıdayken kinini yükseltecek şeylere başvurmak ne kadar doğruydu?

Ama bakan parasını alıp, evinde rahat yaşıyor. Ona dokunan bir şey var mı? Sırf tartışma ve gündem olsun diye, her şeyi unutturmak için söylediği şeyleri umursamayınız. Gerçeklere odaklanınız.

Atatürk ve İnönü hakkında iftiralara yönelik panzehir olarak, Sinan Meydan’ın ‘Cumhuriyet Tarih Yalancıları 2’ adlı kitap işinize yarayabilir. Meydan tarih kaynakları iyi aktarıyor. Okumak isterseniz, okuyunuz. Farklı ve karşıt kaynakları da araştırabilirsiniz. Ve ya hazır kaynaklara da bakabilirsinz.

Kendinize iyi bakın!

NOTLAR:

(1) HaberTürk, 16 Kasım 2024.

(2) Aydemir, İkinci Adam, c.3, s. 175.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor. Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar. Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler. Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen...

Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA

  Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA Diyeceksiniz ki: “ Ama insanlar ölüyor, yazık değil mi! Ne acımasızsın! ” falan filan.. Hayır efendim, hayır! Elbette çocukların ölmesine üzülüyorum, bende bir insanım lâkin FKÖ’nün eğittiği PKK’nın kaç Türk çocuğunun canını aldığını ez mi geçiceğiz? Burada Suriye’nin PKK’ya verdiği desteği yazmayacağım çünkü zâten blogu’mda “ Sosyalist Bedevî: Esad ailesi, atalarının izinde ” diye bir yazı yazıp detaylıca anlatmıştım. Ayrıca FKÖ’nün kurucularından ve Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas hakkında da burada bahsetmeyeceğiz. Çünkü daha önce bahsetmiştik, bakınız: “ Solcu bir Bedevî: Mahmud Abbas ” Gelgelelim, Filistin ve PKK ilişkilerine, şöyle anlatayım: PKK, Suriye-Filistin-Lübnan kampların’da eğitim görmüştü. PKK, Suriye Hükûmeti tarafından Bekaa Vadisi’ne yerleştirilmişti. Burada yetişmişler burada militanlaşmışlardı. Bizzat büyük Türkiye dostu (!) Yaser Arafat tarafından desteklenmişlerdi. (1) İsrail’e karşı operasyonlar da kullanılmışla...