Ana içeriğe atla

"Bilge" Türklere ait bir unvandır, bir Boşnağa değil.

   

"Bilge" Türklere ait bir unvandır, bir Boşnağa değil.

"Bilge" sözcüğünün kökeni Orhun Yazıtlarına kadar dayanmaktadır. (1) Türklerin devlet adamı bilge olmak zorundaydı. Çünkü ancak bilge bir lider Türkleri yönetebilirdi. Öyle ki Bilge unvanı pek çok devlet adamının unvanıdır. Çünkü Bilgelik Türk Kağanın vazgeçilmez bir özellik ve prensiptir. 

Türk'ün unvanıdır. Atatürk'e hakaret eden bir boşnağın değil.

***

Öyle ki bazı "Bilge" unvanını kullanan hükümdarlar:

Göktürk Hakanları:

Bilge Kağan ("Tso-hsien-wang" Eski adı: Sol Bilge Prens)

Bilge Tonyukuk 

Türk Bögi Kagan

İlteriş Kağan ile hatunu İl Bilge Hatun

Uygur Hakanları: 

Tay Bilge Tutuk

Türk Bilge Kağan

Kül Bilge, Tengri Han 

Külüg Bilge Kagan,

Alp Külüg Bilge Kagan,

Alp Kutlug Külüg Bilge Kağan

Alp Bilge Kağan,

Alp Bilge Tengri Uygur Kağan.

İl itmiş Bilge Kağan 

İl Tutmuş Bilge Kağan,

***

Fazla uzatmama gerek yok. Türkler de eskiden "Alp" unvanı ve "Kutlug" ünvanından sonra en çok verilen unvan "Bilge"ydi. Zamanla bunu bir boşnağa vererek Türkler, hata yaptılar, hala daha yapıyorlar. 

***

Asıl bilge "Atatürk"tür. "Bilge Atatürk" Aliya İzzetbegoviç bilge değil, olamazda! Gerçekten saymama gerek kalamayacak kadar hata yapan İzzetbegoviç hakkında ki yazımı okumak için tıklayabilirsiniz

Öyle ki Atatürk ile İzzetbegoviç kıyaslanamaz. Atatürk aynı Orhun Yazıtlarında belirtilen "Bilge" unvanına layık kişidir. 

***

Dr. Fahrettin Koca milli bayramlar da Atatürk'ü anmazken, İzzetbegoviç'i anması şaşırtıcıdır. Atatürk'ü yok etmek için her şeyi yapıyorlar. Oysa Atatürk ne II.Abdülhamitle ne de İzzetbegoviçle kıyaslanabilir.

Ayrıca Türklere "Kürt soykırımcısı" diyen İzzetbegoviç'in, bir Türk unvanıyla anılmasını garip buluyorum. 

Bu yoksa unvan hırsızlığı mı? Yoksa Türk düşmanlığına giden yolun İzzetbegoviç'ten geçtiği mi?

***

İzzetbegoviçi saygıyla anmıyorum.

NOTLAR:

(1) https://www.etimolojiturkce.com/kelime/bilge

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor. Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar. Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler. Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen...

Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA

  Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA Diyeceksiniz ki: “ Ama insanlar ölüyor, yazık değil mi! Ne acımasızsın! ” falan filan.. Hayır efendim, hayır! Elbette çocukların ölmesine üzülüyorum, bende bir insanım lâkin FKÖ’nün eğittiği PKK’nın kaç Türk çocuğunun canını aldığını ez mi geçiceğiz? Burada Suriye’nin PKK’ya verdiği desteği yazmayacağım çünkü zâten blogu’mda “ Sosyalist Bedevî: Esad ailesi, atalarının izinde ” diye bir yazı yazıp detaylıca anlatmıştım. Ayrıca FKÖ’nün kurucularından ve Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas hakkında da burada bahsetmeyeceğiz. Çünkü daha önce bahsetmiştik, bakınız: “ Solcu bir Bedevî: Mahmud Abbas ” Gelgelelim, Filistin ve PKK ilişkilerine, şöyle anlatayım: PKK, Suriye-Filistin-Lübnan kampların’da eğitim görmüştü. PKK, Suriye Hükûmeti tarafından Bekaa Vadisi’ne yerleştirilmişti. Burada yetişmişler burada militanlaşmışlardı. Bizzat büyük Türkiye dostu (!) Yaser Arafat tarafından desteklenmişlerdi. (1) İsrail’e karşı operasyonlar da kullanılmışla...