Ana içeriğe atla

Askeri de (Jandarma'da) Tehdit edilerek Aşı olduk.

 

Askeri'de (Jandarma'da) Tehdit edilerek Aşı olduk.

Geldik, çattık. 

Askerken gördüklerimi yazacağım. 

Öyle ki: Bu komutanlar anladığım kadarı ile hayatın da bir şey olamamış, asker olmaya karar vermişler. Fakat biz ne olursak olalım, yine de aşağılanıyorduk komutanlardan tarafından dalga geçiliyor, alaya alınıyor ve hakarete, argoya uğruyorduk. 

Hayatında tek başarısı olmayan bu kişilere, zorunlu askerlikten dolayı ses çıkaramıyorduk. 

Uğradığımız psikolojik şiddet (medya'da olanlar) vs yetmiyormuş gibi askeride de devlet ezmeyi ihmal etmiyor. Eziyet, üstüne eziyet. 

Mesela; aşı olayı.

Aşı olmayanları komutanlar dışlamakla tehdit ediyorlardı. Gerçi Bölük Komutanımız (üsteğmen) askerleri ilk önce aşı olmamız konusunda tatlı dille konuşup "zorlamıyoruz" demişti. Fakat zorlamadıkları için ikinci kez aşıyla ilgili konuşma yaptı. Sonra üçüncü kez normalce konuşmasını yaptı. Karısından, kızından örnek verdi. Sonra dördüncü kez aşıyla ilgili konuşma yaptı. Fakat bu safer, aşı olmayanlara hakaret etti. Herkese "çömel" deyip "sadece aşı olmak istemeyenler kalksın" dedi. Sonra kaldırdı, bir çocuk "Aşı projedir, bizi yönetecekler" vs dedi. Sonra üsteğmen: "sen ne okudun" dedi, "lise" ve ya "üniversite" olmalıydı yanıtı. Sonra üsteğmen "Onca profesör bilmiyor, bir ortaokullu, liseli, üniversiteli mi biliyor" dedi kızgın bir tonla. 


Sonra Ankara İl Jandarma Komutan Yardımcısı, Sincan Kampüste ki Albay, aşı olmayanları çağırdı konuşmak için, aşı olmaları için zorlanmışlar anlatımlarına göre. Öyleydi de. Bize de aşı olup olmadıklarımız soruluyordu. Biz askeriz diye her türlü kötü muammeleye tutulduk. O aşı olmayan kişiler görevleri varken çağrıldı! Hani görev kutsaldı? Sırf aşı için vatanî görev ihmal edilmişti. Komutanlar istedikleri gibi asker ayrımcılığı yapabiliyorlar. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor. Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar. Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler. Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen...

Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA

  Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA Diyeceksiniz ki: “ Ama insanlar ölüyor, yazık değil mi! Ne acımasızsın! ” falan filan.. Hayır efendim, hayır! Elbette çocukların ölmesine üzülüyorum, bende bir insanım lâkin FKÖ’nün eğittiği PKK’nın kaç Türk çocuğunun canını aldığını ez mi geçiceğiz? Burada Suriye’nin PKK’ya verdiği desteği yazmayacağım çünkü zâten blogu’mda “ Sosyalist Bedevî: Esad ailesi, atalarının izinde ” diye bir yazı yazıp detaylıca anlatmıştım. Ayrıca FKÖ’nün kurucularından ve Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas hakkında da burada bahsetmeyeceğiz. Çünkü daha önce bahsetmiştik, bakınız: “ Solcu bir Bedevî: Mahmud Abbas ” Gelgelelim, Filistin ve PKK ilişkilerine, şöyle anlatayım: PKK, Suriye-Filistin-Lübnan kampların’da eğitim görmüştü. PKK, Suriye Hükûmeti tarafından Bekaa Vadisi’ne yerleştirilmişti. Burada yetişmişler burada militanlaşmışlardı. Bizzat büyük Türkiye dostu (!) Yaser Arafat tarafından desteklenmişlerdi. (1) İsrail’e karşı operasyonlar da kullanılmışla...