Ana içeriğe atla

Enver Paşa’nın Sovyet Macerası

Enver Paşa’nın Sovyet Macerası

Enver Paşa, Hürriyet Kahramanı ve Osmanlı’yı I. Dünya Savaşı’na sokan kişi. Sarayın damadı. Birçok hezmetin yaşandığı savaşın kumandanı.

Neyse, Enver Paşacılar şimdi bize sövecek. Niye mi? Çünkü onlar hiçbir eleştiriyi kabul etmezler.

Neyse başlayalım.

Enver Paşa ülkeden kaçıyor

Enver Paşa, Osmanlıyı soktuğu felaketten sonra Tâlât ve Cemal ile U67 model Alman denizaltısıyla Sovyetler Birliği’ne kaçtı. (1)

Enver Paşa. (Görsel, I.)

Enver Paşa komünistlerle

Enver Paşa’nın Sovyetlerde kendini göstermesi, Bakü’de 1920 yılında düzenlenen ‘Doğu Halkları Komünist Kongresi’nde olmuştur. Bu kongre de ezilmiş milletlerden bahsetmiş, bir konuşma yapmış fakat Komünistler tarafından umursanmamıştır. (2) Doğu halkları, Enver Paşa’yı, Osmanlıyı yıkan biri olarak görmekteydiler.

Sovyetlerin amacı Enver Paşa’nın Müslümanlar arasındaki nüfuzu ve şöhretiydi. Çünkü o bir islâm halifesinin damadıydı. Sovyetler Birliği, Sultangaliyev grubuna karşı Enver Paşa’yı sürmüşlerdi. Çünkü Galiyev direniyordu.

Azerbaycan komünistleri, Neriman Nerimanov Enver Paşa’ya karşı soğuktu davranmış ve Enver’in kongre de konuşmasını engellemişlerdi. İleri de TKP’nin kurucusu olacak Mustafa Suphi de soğuk davranmıştır. (3)

Bunların nedenlerinden, Enver Paşa’nın Millî Komünistler (Sosyalist Türkçüler) grubunu baltalamasıydı ve İttihatçıların hoş görülmemesiydi. Suphi zamanında İttihatçılar tarafından sürgün edilmişti.

Enver Paşa, Türk heyetine Batum’u bırakmayı öneriyor

Türk-Rus görüşmeleri iyi gitmeyince, Enver Paşa yine işe karışıyor, Yusuf Kemal başkanlığındaki Kemalist kurulunu, Ruslara ödün vermeye inandırmaya çalışıyor; Batum’dan vazgeçmelerini ve Sovyet Rusya ile ivedilikle bir antlaşma imzalamalarını öneriyor, ama Türk kurulu, Ulusal Sözleşme (Misak-ı Milli) ve Gümrü Antlaşması üzerinde direniyordu.

Bu arada Londra Konferansı başarısızlığa uğruyor; Kemalistler, Ruslarla 16 Mart 1921’de bir dostluk antlaşması imzalıyor; ama Sevr Antlaşmasını kaldırmak veya değiştirmek amacıyla, İtilâf Devletleri’yle düzen çevirmek zorunda kalıyorlardı.” (4)

Bir Alternatif Olarak Enver Paşa

Enver Paşa, Sovyetlerin Atatürk’e karşı bir alternatifi olarak karşımıza çıkmaktadır. (5) Eğer Atatürk, Sakarya’yı kaybetmiş olsaydı Enver Paşa Gürcistan sınırında Sovyet birlikleri ile girecekti. Sovyetlerin düşüncesi buydu. Kendilerine karşı çıkması ya da savaşı kaybetmesi hâlinde Atatürk’e karşı bir alternatif olarak Enver Paşa’yı başa koymalarıydı. (6)

Bakanlığın Doğu Dairesi yetkililerinden D.G. Osborne, şu görüşleri öne sürüyordu:

Mustafa Kemal, kendi savının yitirilmiş olduğunu herhalde anlamış olsa gerek. Bu durumda, Türkiye’nin ve Osmanlı hanedanının bütün bütün ortadan kalkarak, Bolşevizmin yayılması yerine, Türkiye ve Padişah adına Antlaşmayı (Sevr) ve Bağlaşık desteğini kabul edebilir. Ona bu biçimde öneride bulunulmalı.

Enver Paşa Ankara’da onun yerini alıncaya dek direnişi sürdüreceği yerde, gerek Veliaht Abdülmecit aracılığıyla, gerekse kendisiyle doğrudan ilişki kurarak, durumu kabullenmeye, bağlılık ve yetkisini Ankara’dan İstanbul’a aktarmaya inandırılırsa, Türkiye’yi kurtarma çabalarına büyük ölçüde katkıda bulunmuş olur.

Damat Ferit’in yerini alacak en iyi aday olduğu ona anlatılmalıdır. Durum, onu Sadrazamlığı kabule inandırabilir; böylece, Anadolu’yu belki yatıştırıp birçok sorunların çözülmesine yardımcı olabilir.” (7)

Tarihçi Bayur şöyle anlatıyor:

Onun Bakü Kongresi’ne katıldığını öğrenen Mustafa Kemal, Bolşevik emellerinden fazlasıyla kuşkulanmaya başlıyordu, çünkü Rusların Enver’i desteklediklerini; gizli amaçlan uğrunda onu gerek Anadolu’da gerekse Orta Asya’da kullanmak niyetinde olduklarını ulusal akımın önderi olarak kendinden hoşlanmadıklarını ve yerine Enver Paşa’yı geçirmek istediklerini;

Türk halkı ve ordusunca destekleneceğine inanılan Enver’in Mustafa Kemal’i erkten düşürebileceğini sandıklarını iyi biliyordu. Böylece, Enver Paşa, “Doğu’dan gelecek tehlike”’den çok kuşkulanan Mustafa Kemal’e karşı Bolşeviklerce bir koz olarak kullanılabilirdi.” (8)

Sovyet Rusya’nın paranoyaklığı, Enver Paşa’yı tercih etmeye itiyordu. Türklere karşı durmadan tâvır değiştiren Sovyet hükûmeti Millî Mücadale döneminde, Türkiye’ye karşı savaş ilân etmeye bile hazırdı. Bunun için sınıra ordu bile yığmıştı. (9)

Sovyetler eğer gerekirse Enver Sovyet ordusuyla Atatürk’ün ordusuyla savaşıp Türkiye’de bir komünist ihtilâl yapacaktı. (10)

Enver Paşa İngilizlerle Yazışıyor

Bu arada, Enver Paşa, İngilizlerle de düzen çeviriyor; 24 Şubat 1920 akşamı, Berlin’deki İngiliz Askeri Kurulu mensubu Binbaşı Ivor Hedley’le görüşüyor; ona, İngiltere’nin Müslüman ülkelerinde İngilizlere karşı ihtilâl kışkırtmak amacıyla, Sovyet yönetimiyle işbirliği yapmak için Moskova’ya gitmek üzere olduğunu;

ancak, İngiltere’yle işbirliği yapmayı, Bolşevik Rusya’yla çalışmaya yeğ tuttuğundan, yolculuğunu birkaç gün ertelemek kararını aldığını bildiriyor; bu işbirliği için şu koşulları öne sürüyordu: Sudan’a Mısır gibi bağımsızlık verilmeli; İngiltere ile Mısır arasında bir antlaşma imzalanmalı; Arabistan’a kendi alınyazısını saptama (self-determinasyon) hakkı taninmalı;

İzmir ve Trakya sorunları Türkiye’den yana çözümlenmeli. İngiltere kendisiyle (Enver’le) anlaşırsa, herşey kesinlikle bütünleninceye dek Berlin’de kalacağını; Moskova ile olan görüşmelerini kesinlikle keserek, İngiltere’ye karşı beslenmekte olan duyguları büsbütün değiştirmek için Doğu’ya gideceğini bildiriyordu.

Bu görüşmeyi yorumlayan İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Dairesi yetkililerinden VV.S.Edmonds, Enver’in ihtiraslarının, “Mısır ve Hindistan’daki İngiliz yönetimiyle bağdaşmadığını” kaydediyor, şöyle diyordu:

“Bir cani olarak nitelendirdiğimiz bir adama işlem yapacak kadar alçalmaya hazır isek bile, bu, bizim için hiç de iyi olmayacaktır. Enver ne söylerse söylesin, İttihat ve Terakki Demeği’yle Bolşevikler birlikte çalışacaklardır; dolayısıyla, Enver’le anlaşmaya varırsak, ona, bize karşı kullanması işin daha çok saygınlık vermiş oluruz”.

Enver Paşa, 26 Şubat’ta “Ali” takma imzasıyla Cemal Paşa’ya gönderdiği yazıda aynı görüşleri yansıtıyor; “Türk ve İslâm aleminin kurtarılması hususunda çalışacağım” diyordu.

Ama İngilizler, onun işbirliği önerisine kesinlikle karşı çıkınca, 1920 yılı yazında, uçakla birkaç macera geçirdikten sonra, 15 Ağustos’ta Moskova’ya ulaşıyordu.

Berlin’de iken Radek’le yapmış olduğu görüşme sonunda, Sovyet Rusya’yı, “hem kendi adını temize çıkarmak, hem de İngiltere’den öç almak için bir sıçrama tahtası olarak kullanmak” görüşüne sahip olmuştu. Rus önderleri de onu, “Batı emperyalizmine” karşı kullanmayı tasarlıyor; büyük dikkat göstererek bol bol övüyor; malî ve askerî yardımda bulunacaklarına dair söz vererek çeliyorlardı.” (Belleten)

Enver Paşa Sovyet ihanetine uğruyor.

Atatürk’ün Sakarya Savaşı’nı kazanmasının ardından Sovyetlerin Enver Paşa’ya karşı tutumu değişti. Sovyet komutanı Frunze Türkiye’ye karşı bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu Enver Paşa için sonun başlangıcıydı. (11)

Sovyetler Birliği, Gürcistan sınırında bekleyen Komünist İhtilâli’nin ve Atatürk’e karşı bir koz olarak gördüğü Enver Paşa’yı artık gereksiz görüyordu.

Bununla birlikte Sovyetler, İttihatçılarla arasını açıyordu. Cemal Paşa, Enver’den önce Moskova’dan ayrılmış ve Afganistan’a gitmişti.

Hatta Sovyetler o kadar ileri gitmişti ki; Lenin, Enver Paşa için “canı cehenneme!” diyor ve Enver Paşa’nın görüşme isteği reddediyordu. (12)

Sovyetlerdeki görevinden alınıyor ve grubu dağıtılıyordu.

Sonra..

Enver Paşa Basmacılar tarafına geçiyor

Enver Paşa, Mustafa Suphi’nin ölümüne neden olan Hacı Sami’nin teşvikiyle 19 Ekim 1921'de Basmacılara katılmıştır. Basmacılar, Sovyetlerle savaşan bir hareketti.

Yakın arkadaşı Cemal Paşa bile bu hareketi 30 Kasım 1921'de Atatürk’e çektiği yazı da “deli bir hareket” diye nitelemiş ve bu konu da Sovyetleri haklı gördüğünü söylemi ve de bu hareketin ingilizlerin yarara olacağını söylemiştir. (13)

Fakat, Basmacı hareketi Enver Paşa’nın katılımıyla yükselmiştir. Katıldığı andan itibaren 20 bin silâhlı asker toplamış ve Ruslarla girdiği çatışma da Sovyetlere büyük kayıplar verdirmiştir. (14) Fakat buna rağmen Sovyetler Birliği, Türkistan Geçici Devletini dağıttı.

Büyük Tarihçi Zeki Velidî Togan’ın da uyarılarına rağmen, Enver Paşa yine kafasının dikine gider. Togan, Ruslarla antlaşma fikri sunmuş ve Enver’in Orta Asya’yı bilmediğini de eklemiştir. Maalesef ki tarih onu haklı çıkmıştır. (15)

Enver Paşa, 4 Ağustos 1921'de Ruslarla savaşırken şehit düşmüştür. Bu andan itibaren savaştığı grup Basmacılar onun ölümüyle beraber aşağı çekilmiştir.

Atatürk’e Mektubu..

(Görsel, II.)

Ben bugün Bakü’ye gidiyorum. Orada ordunun yeniden teşekkülüne ve memleket için faideli olmaya çalışacağım. Hürmetle gözlerinizden öper ve muvaffakiyetinize her zaman dua ederim. Kardeşim, efendim.
İmza: Enver
26 Ağustos 1920”

Sonuç

Makedonya’dan, Türkistan’a süregelen yolcuğun sonu buydu.

Bu yazıyı yazmamın nedeni Enver Paşa’yı kötülemek değil, Envercilere karşı bir reddiyeydi. Çünkü kendileri, gerçek Enver’i kabul etmiyor, hayalî Enver’i kutsuyorlardı. Bunun başında İttihatçılar ve Ülkücü tayfa vardı.

Sen hayal kur biz yine ölelim” gibi romantik sözler sarfederek Türk-İslâm millîyetçiliği propagandası yapıp, Enver hayranlığını arttırıyorlardı.

Bu Envercilik, ne Enver’in Sovyet yalakası olduğunu ne de Enver’in Millîyetçi değil de Osmanlıcı olduğunu kabul ediyorlardı. Sonra, Kemalistler yüzünden Enver öldü diye naralar yakıyorlar, Kemalizme sövüyorlardı. Kemalizmi komünizmle yan yana getirip, Kemalizmi suçluyorlardı.

Enver, bir imparatorluğu felâkete sürüklemiş. Bir denizaltıyla kaçmış, Sovyetlere sığınmış ve Türkiye’ye geri dönmek için Sovyet desteği almış biri olduğunu kabul etmiyorlardı.

En sonda da, İngiliz desteğini istemiş fakat cevap bulamayınca, yine İngiliz destekli diye söylenen Basmacılar tarafına katılıp eski efendisi Sovyetlere karşı savaşırken şehit düşmüştür. Kemalizmin burada hatası nedir?

Düşünmeyi size bırakıyorum.

Hepinize iyi yıllar, dostlar!

NOTLAR:

(1) İngiltere Dışişleri Bakanlığının Devlet Arşivinde (Public Record Office), Siyasal FO 371 sındında korunan belgeleri; bundan böyle FO 371 olarak anılacaktır: FO 371/dosya 3411/belge 196725:, İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiser vekili Amiral Richard Webb’ten İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na kapalı telyazısı, Beyoğlu 26.11.1918. (Aktaran Belleten)

(2) Kenan Aksu, İngiliz gizli belgelerinde Enver Paşa, Çatı Yay., s. 118.

(3) Hakan Reyhan, Doğunun Büyük Devrimcileri.

(4) Belletten, Nisan 1990, Cilt 54 — Sayı 209.

(5) Şükrü Hanioğlu, Atatürk, Bağlam Yay., s. 390.

(6) Murat Bardakçı, Enver, İş Bankası Yay., s. 200.

(7) FO 371/5178/Έ 11702: İstanbul’da hazırlanan “Anadolu’daki durum’ başlıklı ve tarihli İngiliz Gizli İstihbarat Raporu — Anadolu’daki Bolşevizm davranışlarını inceliyordu, ayr. bkz. FO 371/5171/Έ 12803: İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John de Robeck’ten Lord Curzon’a gizli yazı, İstanbul 5.10.1920. (Akr: Belleten.)

(8) Hikmet Bayur: “Türkiye-Rusya Münasebetleri”. Adalet, 17.1.1965; Sonyel II, s. 40; FO 371/4946/E 11431: İngiliz Deniz Yarbayı Harry Luke’den Lord Curzon’a açık telyazısı, Tiflis 15.9.1920.

(9) FO 371/6473/E 8147: General Charles Harington’dan İngiliz Savaş Bakanlığı’na kapalı telyazısı, İstanbul 13.7.1921. (Aktrn: Belleten.)

(10) FO 371/6473/E 9074: İngiliz Gizli İstihbarat Raporu, 28.7.1921. Belleten.

(11) Murat Bardakçı, Enver, İş Bankası Yay., s. 201.

(12) Mehmet Perinçek, Atatürk’ün Sovyetler’le Görüşmeleri, Kaynak Yay., s. 146.

(13) Mehmet Perinçek, Türk-Rus Diplomasisinden Gizli Sayfalar, Kaynak Yay., s. 126.

(14) Belleten, Sovyet Arşiv Belgeleri Işığında Basmacı Hareketi, Nisan 2021, Cilt 85 — Sayı 302, s. 279–309.

(15) M. Bardakçı, aynı eser, s. 315–320.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA

  Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA Diyeceksiniz ki: “ Ama insanlar ölüyor, yazık değil mi! Ne acımasızsın! ” falan filan.. Hayır efendim, hayır! Elbette çocukların ölmesine üzülüyorum, bende bir insanım lâkin FKÖ’nün eğittiği PKK’nın kaç Türk çocuğunun canını aldığını ez mi geçiceğiz? Burada Suriye’nin PKK’ya verdiği desteği yazmayacağım çünkü zâten blogu’mda “ Sosyalist Bedevî: Esad ailesi, atalarının izinde ” diye bir yazı yazıp detaylıca anlatmıştım. Ayrıca FKÖ’nün kurucularından ve Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas hakkında da burada bahsetmeyeceğiz. Çünkü daha önce bahsetmiştik, bakınız: “ Solcu bir Bedevî: Mahmud Abbas ” Gelgelelim, Filistin ve PKK ilişkilerine, şöyle anlatayım: PKK, Suriye-Filistin-Lübnan kampların’da eğitim görmüştü. PKK, Suriye Hükûmeti tarafından Bekaa Vadisi’ne yerleştirilmişti. Burada yetişmişler burada militanlaşmışlardı. Bizzat büyük Türkiye dostu (!) Yaser Arafat tarafından desteklenmişlerdi. (1) İsrail’e karşı operasyonlar da kullanılmışla...

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Kürtler ve Medler

KÜRTLER VE MEDLER Kürt Tarihçilerin çoğu kendini Medlere dayandırır. Kürt dilinin gelişmesinde Medlerin rol oynadığını söylerler. (Minorsky - Kürtler, İslam Ansiklopedisi, VI. cilt, s. 1089-1114) Ve Medlerin torunlarıdır. (Amir Hassanpour - Kürdistanda Milliyetçilik ve Dil; s. 120.) » Kürtlerin tek kurduğu ulusal devlet olarak Medler İmparatorluğunu kabul ederler. (Wadie Jwaideh - Kürt Miliyetçiliğinin Tarihi , Kökenleri ve Gelişimi, s. 17.) » Ve bazı Kürt Tarihçilerde şöyle savunur: “bütün tarih boyunca Medleri Kürtlerden ayrı gösterecek bir hadise bulamazsınız.." (Zinnar Silopi - Doza Kurdistan; s. 9.) » Medler proto-Kürt’tür. (Philip Kreyenbroek & Christine Allison - Kürt Kimliği ve Kültürü, s. 25.) » “Dolaylı değil doğrudan Kürtlerin Medlerle bağlantıları vardır.” (Ali Hüseyin Kerim - Balkan Yarımadasında Kürtler, s. 49.) Medlerin İmparatorluğunu yıkan, Perslerdi. (William Aegleton - Mehabad Kürt Cumhuriyeti; s. 18.) Ve şunu söylemektedirler: Medler yıkıldık...