Esenlikler. Sinan Meyda'nın ifadesiyle "Genç Cumhuriyet" tabiri ile Atatürk'ün dönemini kasteden bu ifadeyi sıkça bu makalemiz de kullanacağız. Yıllarca Cumhuriyete atılan Camii iftiralarına yanıt olarak, Vahdettin'in yıktığı camiiler! Tabiî bu inkâr edilecektir. Çünkü Vahdettin, Atatürk'ün karşısın da küçülürse, Atatürk'ün karşına koyulacak bir koz kalmaz! Vahdettin'in ne yaptığı bile aslında şeriâtçı ve anti-kemalist kesimin umurumda değildir. Onlar Atatürk'ün karşısına koyacak bir güç aramaktadırlar.
Bu yazı da; Vahdettin'in nasıl camiileri sattığını; Atilla Oral'a dayanan kaynaklardan ele alacağız.
Fransızlara Satılan Taksim Meydanı ve Camiîsi
Fransızlara satılan Taksim Meydanı ve Camii hakkında gazete haberleri:
"I. Dünya Savaşı’ndan önce; Hüküm etin para sıkıntısı çektiği günlerde koca Taksim
Meydanı; ecnebi bir şirkete 500.000 liraya satılmış ve parası da derhal alınarak sarf
edilmişti. Fakat savaş şartlan ecnebileri memleketlerinde bulundurmağa mecbur
ettiği için Taksim Meydanı’m alan yabancılar da, parasını verdikleri halde o geniş
arsaya fiilen değerlendirememişler ve ancak mütarekeden sonra şehrimize geri dönebilmişlerdi. Bu suretle Meydanın bedeli olan 500.000 lira ecnebi müşterinin
kavlince beş küsur sene Osmanlı Hükümeti’nin elinde kalmış ve buna rağmen yeni
sahipleri bu arsayı savaş yıllarında fiilen değerlendirememişti. Savaşın doğurduğu
zorlukları dikkate almayan Taksim Meydanı’nın yeni sahipleri, 500.000 liranın
beş küsur sene içinde getireceği geliri, parayı teslim ettikleri tarihten Meydanı
değerlendirdikleri güne kadar geçen zaman zarfındaki bedeli, hükümetten zarar
ve ziyan şeklinde talep etmektedirler. Zarar ve ziyan miktarı da 700.000 liradan
ibaret imiş. Bu suretle hükümet, savaştan önce koca Taksim Meydanı’ın 500.000
bin lira ile elden çıkardığı halde şimdi kendisinden 700.000 lira isteniyor! Bundan
başka Meydan bedava gittikten başka, bir de 700.000 lira da üstüne gidecek." (1)
"Vahdettin Taksim Camisi'nin satışını devlet sırrı gibi gizli tuttu. İnönü devrinde Taksim Kışlası yıktırıldığı zaman, kışla içinde cami mevcut değildi. Taksim Camisi Vahdettin tarafından çoktan yok edilmiş, gayrimüslimlere para karşılığı satılmıştı." (2)
Vahdettin’in emriyle, resmi fermanıyla ve iradesiyle.. Padişah emriyle Taksim Camisi Fransızlara satılarak yok edildi. Taksim Kışlası’ndan yükselen ezan sesini kesen İnönü değil Vahdettin’di. Ayrıca Taksim Kışlası’nın yıkımına, İnönü zamanında değil, Atatürk’ün sağlında, 1932 yılında karar verildi. (3) Taksim Camisi, 30 Ağustos Zaferi’nden bir hafta önce satıldı!
Tarih Ağa Cami'ni de Satacaklardı!
86 yaşındaki Ağa Camii Vakfı’nın Mütevellisi Ahmet Kemalettin Bey; Ağa Camisi’ne hüküm etin nasıl göz diktiğini, lâfı hiç dolandırmadan şu cümleyle anlatıyor:
"Bir zamanlar Evkaf Nezareti bu camii şerifi başka bir bölgeye nakil ve arsasına
apartman inşa etmek istemiş ve fakat cami mütevellisinin muhalefeti yüzünden
başaramamıştı." (4)
Manolaki adında bir Rum, 15.000 liraya Ağa Camisine müşteri olmuş. Avans olarak 3.000 lira da peşin ödemiş! Bakınız:
"Beyoğlu’nda yegâne kalan İslâm abidemiz Ağa Camii’nin Rumlar tarafından
satın alınmasını sağlamak için bazı dolaplar çevrildiğini haber alıyoruz. Bir takım
Rum komisyoncular; ortaya nüfuzlu birkaç Müslüman ve hatta yetkili memurlar
bularak; 15.000 liralık bir fedakarlıkla; camii ve arsasını elde edeceklermiş. Manolaki adında birisi bu uğurda her fedakarlığı yapmaya amadeymiş. İcap edenlere
15.000 liranın, 3.000 lirası da peşinen verilmiş. Evkaf Nezareti’nin basiret göstermesini temenni ederiz." (5)
Ağa Camii
İleri gazetesi, Ağa Camisi satış pazarlığım öğrenip haber yaptı. (6) Eğer Türk ordusu zafer kazanmasaydı, camii yıkılacaktı! (7) Nâzım Hikmet şiir yazmıştı "Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen!" diye ve "Bir arkadaş bulurdun ruhumu görebilsen!" diyordu şâir.. (8) Tüm ayrıntılar için "Atilla Oral - Charles Harington Sömürge Valisi'nin Himayesinde Vahdettin'in İşgal İstanbul'u" kitâba başvurulabilir.
Bu kısa camii satımlarıyla ilgili ayrıntılı kaynaklar "Atilla Oral - Charles Harington Sömürge Valisi'nin Himayesinde Vahdettin'in İşgal İstanbul'u" ve "Sinan Meydan - El-Cevap" kitâplarıdır. Ve sadece Camiî satımı değil, türbe, mezârlık satımları da mevcuttur. Ve âyet, hadis yasaklarına kadar giden bu kitâp kaynakları osmanlıca kaynaklara, o günkü gazetelere ve BAO'ya kadar dayanır.
Atatürk düşmanlığı büyük bir şekil de arttığı bir dönem de, "Yunan galip gelseydi!" sözleriyle "şeriât kaldırılmazdı", "kur'ân yasaklanmazdı", dinimizi özgürce yaşardık diyebilecek kadar kemalizm düşmanlığı yapacağım diye düşen bir kitle acaba, Yunanın yaktığı, yıktığı camiileri niye görmüyor? Vahdettin'in sattığı camiileri, türbeleri; ayet ve meal yasaklarını niye görmezler?
Yunan galip gelse (!) dinini yaşayacaklar, yunanistana gitsin! Başka boyunduruk altında yaşayamadıkları için Atatürk'e küfür edenler, istedikleri ülkeye gidebilirler. Biz çıplak ayakla, çarıkla savaşıp kanın son damlasını akıtan Türk askerînin kurduğu Cumhuriyeti, şehitlik edebiyatı yaparak para kazanıp kurtuluşa katkısı olmayan hocalara kaptırmayız! Yunan'ı ataları gibi "Müslümanlığın kurtuluş ordusu" diye tanımlayanlarla işimiz olmaz!
Uzunca yazmak istediğim fakat askerliğimden dolayı kısıtlı olan zamanı, kısaca yazarak başka konulara vakit ayırmak için bu yazıyı kısaca bitiriyorum.
Atatürk'le kalın! Esenlikler.
NOTLAR:
(1) “Kaç türlü zarar?” Bkz: İleri gazetesi. 7 Aralık 1921 s. 3.
(2) Atillâ Oral - Charles Harington Sömürge Valisi'nin Himayesinde Vahdettin'in İşgal İstanbul'u, s. 357.
(3) "Taksim Kışlası yıkılacak" Cumhuriyet Gazetesi, 28 Mayıs 1932, s. 6.
(4) İleri gazetesi, 15 Temmuz 1922, s. 3.
(5) "Rumlar camimizi de çalacaklar!" İleri gazetesi. 17 Mayıs 1922 , s. 2.
(6) İleri gazetesi, 11 Temmuz 1922 , s. 2.
(7) Milliyet gazetesi, 14 Ekim 1929, s. 2.
(8) Nazım Hikmet, İlk Şiirler, İst. 1998. Anadolu'da Yeni Gün , 21 Mart 1921.
Yorumlar
Yorum Gönder