Ana içeriğe atla

Türklerin Kur'ân-ı Kerim'i

  

Türklerin Kur'ân-ı Kerim'i

Türklerin Kur'ân-ı Kerim'i, aynı Kur'ân gibi aynı anlamları taşıyor fakat Türk Mitolojisine göre şekillendi ve Türkçeye önem verildi. Burada sadece Fâtîhâ Sûresinin tamamını ve Bakâra Sûresinin başını döndürme fırsatım oldu. 

Kur'ân, Türk mitolojisine göre yazılsa nasıl olur fikri ile çıktım ve böyle bir eser çıkarttım. Çünkü Türk islâmın yüzyıllar boyunca koruyuculuğunu yapmış hattâ, Türk artık müslüman sözcüğü eşdeş hâle gelmiş batı da, batının imajın da böyle bir yer edinmiştir. Bunun sebebi, Türklerin müslümanlağa verdiği değer ve katkılarından dolayıdır. 

Türk, kanının son damlasına kadar islâmı korumuş, islâm dinini icâtcısı araplar ise; Türk'ü arkasından vurmuştur. Arapların müslüman yaptığı topraklarla, Türklerinkini kıyaslayın! Türklerin yaptığının %1'ini bile yapmamışlardır. Bunun en büyük temsilcisi ve zamanımıza daha yakın olan Osmanlı İmparatorluğu'dur. Tüm hainliğe ve saldırılara karşı direnebilip yüzyıllar boyunca ayakta duran bir Türk devleti; İslâmı yüceltten bir devlettir. Türkler olmasa islâm diye bir din olduğuna dâir dünya da iz bile kalmazdı.

Şöyle diyebiliriz ki: ALLAH TÜRK'Ü DEĞİL, TÜRK ALLAHI YARATTI! 

Ne mutlu Türk'üm diyene!


1 (FÂTİHÂ SÛRESİ)

1- Merhamet sahibi Teñgri’nin şanıyla..

2- And olsun o evrenin sahibi Teñgri’ye

3- Merhamet sahibi Teñgri,

4- O, inanç gününün Tanrısı,

5- Ellerimizi açıp, göğe bakarak ancak senden yardım dileriz.

6- Ülgen’in yoluna sevk et, Erlik gibi olanların yoluna sevk etme Teñgri!

7-  Erliğin katında olmamayı, Kam’ın yerinde sana dûâ etmeyi sevk et Teñgri!

______________

1”Aç” Türkçedir. Fâtîhâ’nın anlamı ise, “açmak, başlamak” olduğu için bunun Türkçesini kullanıyoruz. | 



İngak2 (BAKARA SÛRESİ)

1- Merhamet sahibi Teñgri’nin şanıyla.... Teñgri, kün, Ay..

2-       2- İşte o Tanrısının doğasında, şüphe yok,  yablakın (kötülükten) koruyucaklar için egrimizni ol könderir* (yanlışımızı o doğrultur.)

3-      3- Onlar ki orçılañ** saygı duyup, Tanrıya şükretmek için, her sabah Güneş’e saygı duruşu yaparlar.

4-      4- Ve onlar ki hem Tanrıya, hem de onun koydu edebî kânuna, uçmak da inanırlar.

5-      5- Bunlar, işte Teñgriden bir egrimizni ol könderir üzerindedirler ve bunlar işte boşug*** erenlerdir.

6-      6- Elbet! Onlar ki Teñgri’ye inanmazlar. Uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar Teñgriye inanmazlar.

7-      7- Teñgri onların yaptıklarını görür, Erlik onların kafasını karıştırmış, kalplerini mühürlemiştir. Onların yeri, Erliğin kuyusundadır.

8-      8- İnsanlardan öyleleri vardır ki, inanmamış oldukları hâlde “Teñgri’ye inandık” derler. Gerçekte içlerinde saygıları bile yoktur.

9-      9- Teñgri’yi ve Kam’ları aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.

10  10- Kalplerin de çileli bir ağrı vardır, Erlig Han onların hastalıkları attırmış, onları Erlig azabını tattırmıştır. Onlara çileli bir acı vardır.

11   11- Hem onlara, Ülgen’in: “Yeryüzünde kötülük yapma, Erlig’e uyma.” dediği hâlde “Biz ancak, ıslâh ediciyiz.”  dediler.

12   12-  İyi bilin onlar ortalığı bozar, atlarınızı çalarlar. Onlar ortalığı bozanlardır, fakat anlamazlar, anlayıştan yoksundurlar!

13  13- Onlara: “Bir Türk’ün inandığı gibi inan.” Denilince “Biz de o barbarların inandığı gibi mi inanacağız?” derler. Asıl barbar kendileridir fakat bilmezler!

14  14- Onlar inanacakları zaman: “İnandık” derler. Fakat kötücül düşüncelerden yalnız kaldıkların da derler ki: “Biz, sizinle beraberiz, biz sadece Türklerden olmayanlarla alay ediyoruz.”

15  15- Gerçekte, Teñgri onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına zaman verir.

16  16- İşte onlar, doğru yolu bulmak isterlerken, karşılığında “azgınlığı” satın aldılar ki, ticâretlerinin bir kâr’ı olmadı, onlara fayda etmedi, doğru yola iletmedi.

17  17- Onların durumu, ateş gibi kutsanmış ama onlar evlerinde ki ocağı söndürdüğü için, evlerinde ki ışık kaybolmuş, kendilerini karanlığa bıraktı. Artık görmezler.

18  18- Onlar artık kutsanmazlar, Erlig onları ele geçirmiş bu yüzden; sağır ve kör olmuşturlardır. Artık doğru yola dönmezler.

19  19- Onların durumu, gökten inen şimşeğin bereketini bilmeyip ondan kaçan, gök gürüldemesini anlamayan ve Yıldırım korkusundan saklanırlar. Onlar tamamen korkmuş olanlardır, onlar savaş meydanında yiğitçe ölmezler.

20   20- O şimşek, düştüğü yere: bereket ve ya keder kaptıraverecek. Önlerini aydınlatacak, ruhlarını iyileştirecek. Tam tersine olabildi mi? Önleri karanlık, ruhları karamsarlıkla dolmuş. Teñgri onları, görüyor izliyor ama oluruna bıraktı.

21  21- Ey göğün çocukları! Sizi ve atalarınızı yaratan Teñgri’ye iman ediniz! O en doğru yoldur, Erlig’in gazabından böyle korunursunuz.

______________

2”Bakara”, “Sığır” ve “İnek” demektir. O yüzden Türkçe karşılığı olan bir kelime kullanıyoruz.  | * Altay Lügâtından, Altayca-Moğolca: “Çike” Türkçesi “Doğru yol” demek. Fakat bunun yerine biz “egrimizni ol könderir” yani “Yanlışımızı o doğrultur” denen bir cümle kullanıyoruz. (Kıpçakça.) | ** Moğolca: “Evren” demek. | *** Arapça da olan “felah” yerine: Türkçe “boşug” sözünü kullanıyoruz. (Eski Türkçe'nin Grameri - Annemarie von Gabain, s. 299.) |

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor. Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar. Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler. Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen...

Kürtler ve Medler

KÜRTLER VE MEDLER Kürt Tarihçilerin çoğu kendini Medlere dayandırır. Kürt dilinin gelişmesinde Medlerin rol oynadığını söylerler. (Minorsky - Kürtler, İslam Ansiklopedisi, VI. cilt, s. 1089-1114) Ve Medlerin torunlarıdır. (Amir Hassanpour - Kürdistanda Milliyetçilik ve Dil; s. 120.) » Kürtlerin tek kurduğu ulusal devlet olarak Medler İmparatorluğunu kabul ederler. (Wadie Jwaideh - Kürt Miliyetçiliğinin Tarihi , Kökenleri ve Gelişimi, s. 17.) » Ve bazı Kürt Tarihçilerde şöyle savunur: “bütün tarih boyunca Medleri Kürtlerden ayrı gösterecek bir hadise bulamazsınız.." (Zinnar Silopi - Doza Kurdistan; s. 9.) » Medler proto-Kürt’tür. (Philip Kreyenbroek & Christine Allison - Kürt Kimliği ve Kültürü, s. 25.) » “Dolaylı değil doğrudan Kürtlerin Medlerle bağlantıları vardır.” (Ali Hüseyin Kerim - Balkan Yarımadasında Kürtler, s. 49.) Medlerin İmparatorluğunu yıkan, Perslerdi. (William Aegleton - Mehabad Kürt Cumhuriyeti; s. 18.) Ve şunu söylemektedirler: Medler yıkıldık...