Türkçülük Akımında Birleştirici Figür: Cengiz Han
Cengiz Han, Türk Tarihî içerisinde her zaman birleştirici bir güç olarak kaldı.
19. Yüzyılın sonlarında Türk Tarihi araştırmaları hız verirken, en çok göze çarpan Cengiz Han Figürüydü. Çünkü Cengiz Han korkulan bir hükümdardı. İslâmcılar ve Türkçüler arasındaki en temel fikir ayrılığı da burada kopukluk gösteriyordu.
Cengiz Han’ın önemi, Türk-Moğol-Tatar halklarını ve tüm Türkleri tek bir bayrak altında birleştirmesiydi.
Cengiz Han’ın aslında tarihsel kişilliği aslında burada başlamaktaydı. Çünkü o birleştirici bir ata figürüydü.
Başta Yusuf Akçura olmak üzere, Ziya Gökalp, Ahmed Ağaoğlu, Rıdvan Nafiz gibi aydınlar; şiirlerinde, konferanslarında ve yazılarında Cengiz Han figürünü işlediler. (1)

Türk Tarihînde “Cengiz Sorunu”
Cengiz Han, Osmanlılar ve İslâmcılar için her zaman eleştirilen bir hükümdar olmuştur. 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar ders kitâplarına adı girmeyen bu hükümdar, Cumhuriyetle birlikte ivme kazanmıştır.
Cengiz Han konusu 3 akım döneminde (Türkçülük, Osmancılık, İslâmcılık) büyük ilgi görsede Cengiz Han’ın moğollarının Türklere karşı olan seferleri yüzünden her zaman eleştiri konusu olmuştur.
Ve kabul görmemiştir. Öyle ki Osmanlı yazarları arasında Cengiz Han konusu İslâmcılık-Türkçülük tartışmasına dönmüş, tartışmalar yaşanmıştır. Çünkü Cengiz Han, İslam’ın, Türklerin ve insanlığın düşmanıdır. (2)
Ünlü Ahmet Hamdi (Aksekili) Cengiz Han’ın İslam ümmetini bölen bir barbar olduğunu savunmaktadır.
Fakat Türkçü aydınlar, Cengiz Han’ın, Türklerin ve İslâmlığın düşmanı olarak nitelendirmezler. Yusuf Akçura, Cengiz Han’ı bütün Türkleri tek bir bayrak altında birleştiren bir hükümdar olarak tasvir eder ve onu II. Meşrûtiyette ‘bütün Türklük fikrini’yle sunar.
Aydınların Düşünceleri:
Yusuf Akçura: “Osmanlı Devleti’ne pek çok zararı dokunmuş Napolyon’a, en ziyâde şöhretini Osmanlı Türklerine galebeleri ile kazanmış Katerina’ya, tarihlerimizde hiç çekinmeden, hiç sıkılmadan büyük diyoruz da, Timur’dan, Cengiz’den bahsedecek olunca isimlerini tahkirci bir sıfatla çiftleştirmeden bir türlü telaffuz edemiyoruz!” (“Müverrih Leon Cahun ve Muallim Barthold’a Göre Cengiz Han”, Türk Yurdu, Yıl: 1, Sayı: 1, 17 Teşrîn-i Sânî 1327, s. 18.)
Ziya Gökalp: “Turanî ırk, Hunlardan başlayarak Osmanlılara kadar ilâhî bir kuvvetin sevkiyle Atillaların, Cengizlerin, Hülaguların, Timurların, Osman ve Süleymanların kumandasında Çinden İspanya’ya, Kuzey kutbundan Yemen ve Hindistan’a kadar” dünyanın dört bir tarafını hâkimiyetleri altına almışlardı.” (3)
Ahmet Ağaoğlu: “Lânetle yâd ettiğimiz Cengizler, Timurlar ve hatta Safevîler bile birer Türk hükümdarlarından başka bir şey değildiler!” (“Türk Âlemi-1”, s. 16.)
Böylelikle Osmancılar-İslâmcılar ile Türkçüler arasındaki asıl temel fark, Cengiz Han konusundaydı.
Tabiî sadece Cengiz Han değildi. Osmanlı’nın ünlü düşmanları: Şah İsmail, Uzun Hasan, Emir Timur, Anadolu beylikleri de II. Meşrûtiyette hoş görülen konular değildi.
“Cengiz hastalığı”
Osmanlıcı çevreler, Türkçülerin Tarih görüşünü ‘Cengiz Han Hastalığı’ diyerek aşağılıyorlardı.
Yusuf Akçura’nın Cengiz Hastalığı
II. Meşrûtiyette Akçura, Cengiz Han ve onun tarafından temsil edilen tarihî bir Türk milliyetçiliği vurgusuna sahiptir. (4) Türk Derneği’ndeki ilk yazısıda Cengiz Han üzerine olması aslında şaşılmayacak bir şey olsa gerek.

Akçura Osmanlı aydınlarının aksine, Osmanlı merkezli Türk tarihine karşıydı. Batı’nın bakışına da karşıydı: “(Türk Tarihine) Yabancıların taktığı gözlüğü kırıp atarak, vakâyie, öz Türk gözümüzle bakmalıyız!” demişti.
Ve Akçura’ya göre; Osmanlı devletini kuran Türkler, “Türk-Tatar-Moğol büyük ailesi”ne mensuptular ve büyük ölçüde daha Anadolu’ya gelmeden önce İslâmiyet’i kabul etmişlerdir. (5)ve Moğollar, Türklerin bir kolu ve ya Amcâoğullarıdır.
Cengiz Han’ın Çin seferini açma sebebini bir ‘millî intikam almak’ şeklinde tefsir eder. Cengiz Han, atalarım ve kardeş uruğum dediği, Hun İmparatorluğu’nu kurmuş bulunan büyük Türk milletinin Çin’den intikamını almak istemektedir:
“Çin seferinin sâik‑i fikrîsi, birleşmiş Mongolların akvâm‑ı sâireye tefevvukunu temin ve Mongollara revâbit‑ı ırkiyesi muhakkak olan ve Mongolların reisi Timuçin’in Kara Kurum’da han köterilmesi ile resmen mirası alınan Hiyung‑ nu Türk İmparatorluğu’nun intikam‑ı tarihîsini almaktır.” (6)

Cengiz Han’ın, ‘Türklük fikri’:
Cahun’a atıfla o zamanın bütün Türklerinde, Tatarlarında, Moğollarında bir büyük Türklük fikri, yakın tarihin megali ideaları addedilen Pan‑Cermenizm, Pan‑Slavizm gibi bir Pan‑Türkizm fikri olduğunu, Cengiz Han’ın bütün siyasî ve askerî faaliyetinin altında ana saik olarak bu büyük idealin yattığını belirtir. (Aynı kaynak)
Cengiz Han ve Moğol İstilâları:
“Cengiz Han’ın medeniyete zarar vermediğine, aksine Moğolların Çin medeniyeti ile diğer medeniyetler arasında rabıta kurduğuna da temas etme gereği duyar.
Akçura burada vahşet‑medeniyet karşıtlığından hareketle yerleşik tarih söylemenin verilerini kullanarak Cengiz Han karşıtı söylemi güdükleştirmeyi dener. Mesele vahşet ve kan dökmek ise medeniyet tarihinde kendilerine özel bir yer tahsis edilen Büyük İskender ve Ramses gibi isimler de en az Cengiz ve Timur kadar kan dökmemişler midir? Büyük fetih hareketlerini savaşmadan ve öldürmeden yapmanın başka bir yolu var mıdır?” (Çelen, s. 236.)
Modern bir Devlet adamı olarak Cengiz Han:
“Cengiz Han’ı adeta modern bir devlet başkanı gibi takdim eder, diğer yandan da bu kavramları tarihî bir miras hâline getirerek hâlde ve gelecekte kurulması gereken ideal düzeni görünür kılar.” (Çelen, s. 237.)
İslâmcıların Gönlünü Almak: Hz. İbrahim’in Türklüğü Meselesi
Cengiz Han’ın Türklüğü konusunda eleştiriler yönelten islâmcılara karşı Hz. İbrahim’inde Türk olduğu iddia edildi. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, “Tevhid-i Efkâr’da Hazret-i İbrahim Aleyhisselam Türktür” yazısında İbrahim peygamberin Türk olduğunu iddia etti.
Bu da islâmcı çevreler için büyük tepkilere yol açtı.
Türkçüleri Peygamber hırsızlığı ve İslâmı Arapların elinden çalmakla suçladılar.
Yani ne oldukları aslında ortaya çıkmıştı. Sözleri bile aslında Arapçılıkla ilgiliydi.

Ara Fâsıl
Cengiz Han, II. Meşrûtiyet ve sonrasında önemli bir figür olarak kalmıştır. Cumhuriyet döneminde de adına sıkça rastladığımız ve Atatürk döneminde basılan 4. citliklik Tarih kitaplarında adı geçen bu hükümdar, Türkçüler arasında birleştirici bir güç olarak kalmaya devam etmiş, Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp tarafından önemsenmiş ve günümüze kadar gelmiştir.
Cengiz Han hâlâ aynı şekilde Türkiye’de II. Meşrûtiyet dönemindeki gibi görülüyor.
Ama Cengiz Han’a farklı bir bakış getiren Yusuf Akçura aslında buradaki en önemli şahsiyet. Çünkü onu farklı târiflerle ifâde etmiş ve Türkçülüğün en önemli simgesi hâline getirmeye çalışmıştır. Fakat sonradan bu görüşünden vazgeçsede, yorumladığı Cengiz Han’ı unutmamıştır.
Necip Âsım gibi ünlü Türkologlar’da Cengiz Han’ı Türk olarak görmekteydiler.
Türk Tarih Tezi’nde “Türk-Moğol İmparatorluğu Kurucusu” olarak anılmaktaydı.
Gökalp tarafından romantikleştirilmiş bir simge’ydi.
Tekinalp gibi bir Cumhuriyet Türkçüsü de Cengiz Han’ı bir Türk hükümdarı olan nitelendirmiştir.
Fakat Cengiz Han’ın Türklüğü konusuna en çok atıf yapılan çalışma Léon Cahun’un eserleriydi. Yani Cumhuriyete kadar kapsamlı ve esâslı bir çalışma yoktu.
Sonradan Fuad Köprülü, Zeki Velidî Togan, Abdülkâdîr İnan, Ahmet Temir, Akdes Nimet Kurat, İbrahim Kafesoğlu ve en son Eberhard gibi araştırmacılar ve Türkologlar, Cengiz Han’la ilgili kapsamlı araştırmalara girmişler, ilk esâslı çalışmalar yayınlamıştırlar.
Fuad Köprülü bu konu da ilk imzasın atan kişidir.
Zeki Velidî Togan’ın Cengiz Hastalığı
Togan’ın Cengiz Han’la ilgili ilk düşünceleri Kazan’dayken şekillenmeye başlamıştır. Harzemşahlarla, Cengizlilerin kavgalarını anlatan bir kitâp yayınlayacakken, Léon Cahun ve Howorth’u okuyarak, Cengiz Han’a sempati duymaya başlamıştır.
Ve de, İslâm ve Ruslar’ın Cengiz Han’a karşı olumsuz iddialarını eleştirmiş, bu olumsuz iddialara karşı bir kitâp yayınlamıştır. (Türk ve Tatar Tarihi)
Ruslar tarafından ezilen Türk ve Tatar milletlerinin kurtuluş figürü olarak Cengiz Han simgesi ortaya çıkmıştır. Zeki Velidî Togan bu fikri atan ilk kişilerdendir.

Hattâ Togan’daki Cengiz Hastalığı, büyük boyuta varmıştır ki:
“Türkler ve Moğolların idare sisteminde din ile bağlı bir şey yoktur. Çingiz’in Yasa sisteminin tatbiki İslam âleminde yeni bir devir açtı. Bu yasa Türkiye’de Yasaq-i Osmanî ve tamga sistemini bıraktı.
Orta Asya’daki İslam memleketlerinin Rusya’ya esir olmalarının başlıca sebebi bunların Çingiz Yasası’ndan ayrılarak şeriata dönmeleri olmuştur.” (7)
Cengiz Han’a düşmanlığın sebebini Togan, Farsî kültürünün etkisi olarak nitelemiştir.
I. Müslümanlar Kongresi’nde bile Rusya’daki Türklerin kurtulmasındaki simge’nin Cengiz Han olduğunu belirtmiştir.
Ayrıca Togan’da “Moğol İmparatorluğu” değil “Türk-Moğol İmparatorluğu” demektedir.
Aynı Akçura gibi Togan’da Birleştirici Cengiz Han figürü’nü desteklemktedir.
Togan, Cengiz Han’ın Şato Türkleri soyundan geldiğini savunmuş, kaynak olarakta Cengiz Han ile aynı dönemde yaşamış ve görüşmüş Çin elçisi Men’in hâtıratını kaynak göstermiştir: (8)
“Çingiz’in mensup olduğu Qiyat (yani “Qay” lar) ve Börçegin (Galiba “Böri Tegin”) ailesi kendilerini Oğuzhanlarının mensup olduğu eski Mongol (Reşîdüddîn’e göre Türkçe “Mongol”) hanedanından saymışlardır. Oğuz ve Gök Türk ananelerini pekiyi bilmişlerdir. Çingiz’in muasırı olup kendisiyle görüşen Çinli Men‐Hun’a göre Çingiz ailesi Şato Türkleri neslindendir.” (9)
Ve kulak verelim:
“Türk Yurdu Mecmuası’nda 1925 yılında yayımlanan Türk Efsanelerinde Milli Alametler başlıklı yazısında Togan, kuş ve hayvanlardan bazılarının Türk hakanlarının resmi aile damgaları olduklarını aynı durumun Cengiz Han sülalesinde de var olduğunu belirtmiş ve Cengiz Devletinin bayrağının beyaz zemin üzerinde siyah hilalî suretinin Göktürk Devleti’nde de var olduğunu ifade etmiştir.” (10)
Togan, Altay grubunda, Moğollarla Türklerin en yakın akraba olduklarını söylemiştir.
Ve de Cengiz Han’ın mensup olduğu boyun Türkçe konuştuğunu ve Cengiz Han’ında Türkçe bildiğini ifâde etmiştir. 13. yüzyıl tarihçisi Cûzcânî’ nin Tabakât-ı Nâsırî adlı eserini de kanıt göstermiştir. Ve bir anlatı nakledip, Ögeday’in “Babam (Cengiz Han), Türkçe ve Moğolcadan başka dil bilmezdi” dediğini Âta Melik Cüveynî’nin Târîh-i Cihângüşâ eserinden nakletmiştir.
Togan’ın görüşleri bunlarla sınırlı kalmaz, uzayıp gider. Fakat bu kadarı yeterli görürek, konuyu geçiyorum.
Son Fasıl
Cengiz Hastalığına kapılmak bir yana, Cengiz Han’ı Türk Tarihî çerçevesinde görmeyenler kendilerine ne Tarihçi demeli ne Türk..
Cengiz Han’la ilgili birçok Türkolog, Türkçülerin, Yazarların yazılarını ve görüşlerini gerek başka yerlerden alıntı yaparak gerek kendi araştırmalarım ile naklettim.
Cengiz Han’ın Türkçüler arasında ne kadar mühim bir konu teşkil ettiğini ve ne kadar önemsenildiğini, bir kurtuluş figürü olarak nitelendirildiğini gördünüz.
En çokta, Yusuf Akçura’nın Cengiz Han’ın Türk Tarihi içerisinde farklı bir yorum getirerek, diğer yazarları ve aydınları ne derecede etkilendiğini de fark etmişsinizdir.
Akçura’nın büyüklüğü abartılacak kadar büyüktür. Çünkü Gökalp’ten tutunuz, Galiyef’i, Togan’ı, Reha Türkkân’ı, Atsız’ı etkilemiştir.

Yazımı şu sözlerle bitirmek istiyorum:
“Kozmopolit” ilerici kültürü ve tekniğiyle bugünkü “barış tutkunu” Amerika’nın kurulabilmesi için milyonlarca Amerika yerlisinin ve siyah Afrikalının ölmesi, zengin İnka kültürünün yok olması gerekmiştir. Şikago’nun;
New York’un ve ‘Avrupalılaşmış” daha pek çok Amerikan kentinin mağrur gökdelenleri;”kızıl derilerinin” kemikleri, insanlıktan çıkmış toprak ağalarının sömürdükleri siyahların cesetleri ve İnka kentlerinin dumanı tüten yıkıntıları üzerinde yükselir.
Kristof Kolomb!
Bu ad Avrupa emperyalistlerinin sevgilisidir…
Avrupa’nın deniz eşkiyalarına Amerika’nın yolunu “açan” odur.
İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya, oradaki yağmadan paylarını eşit oranda almışlardır.
“Yerli” Amerika’yı yıkarak, silip süpürerek kendi kapitalist kentlerini ve emperyalist burjuva kültürlerini kurdular.
Timur, Cengiz ve öteki Moğol hanlarının Avrupa’yı işgalleri, kendileri tarafından “bulunmuş” bu Amerika’da Avrupalıların giriştikleri canavarlığın ve yıkıcılığın yanında pek sönük kalır.” — Mirsaid Sultangaliyef (231)
NOTLAR:
(1) Mehmet Kaan Çalen, “II. Meşrutiyet Döneminde: İki Farklı Cengiz Han Tasavvuru”, s. 229.
(2) “Sebilürreşad, 1331/1915, s. 154"
(3) Ahmed Hikmet, “Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Mütalaalar”, Türk Yurdu, S. 12, 19 Nisan 1328, s. 189. Benzer ifadeler için bkz. Ahmed Agayef, “Türk Âlemi-1”, Türk Yurdu, Yıl: 1, Sayı: 1, 17 Teşrîn-i Sânî 1327, s. 15; Nizameddin Ârif, “Tarih-i Millimiz”, Servet-i Fünûn, Nu: 1400, 5 Temmuz 1918, s. 345. (Aktaran: Çelen)
(4) Çelen, s. 231.
(5) Akçuraoğlu Yusuf, “Osmanlı Saltanatı Müessesâtı Tarihine Dair Bir Tecrübe”, Bilgi Mecmuası, S. 1, Teşrin-i Sâni 1329, s. 84–85.
(6) Çelen, s. 233.
(7) Bilgi Mecmuası, “İbn Haldun Nazarında İslam Hükümetlerinin İstikbali”, 1914.
(8) Ahmed Zeki Velidî, “Türk Efsanelerinde Millî Alametler”, Türk Yurdu, C. 3, S. 14, Ankara, Teşrîn-i Sâni 1925, s. 145.
(9) Ahmed Zeki Velidi, “Türk Destanlarının Tasnifi III”, Atsız Mecmua, S. 3, İstanbul, 1931, s. 6.
(10) Aynı eser, s. 140.
(11) Alexandre Bennigsen, Sultan Galiyev ve Sovyet Müslümanları, Elips, s. 231.
Yorumlar
Yorum Gönder