Ana içeriğe atla

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor.

Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar.

Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar.

Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler.

Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen Araplar, Türkiye’ye baskı yaparlar. Türkiye’yi yalnızlaştırırlar.

Arap devletleri, Kıbrıs sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Türkiye, İsrail’le bu yüzden daha da yakınlaşır. Fakat Arap ülkeleri, Türkiye’yi tehdit eder, eğer İsrail’le ilişkileri sonlandırmazsa, Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanacakların söylerler.

Süveyş Savaşı çıktığın’da Mısır için İsrail’den Büyükelçiliğini çeken Türkiye’ye, Mısır’ın teşekkürü,Kıbrıs’da Türk Katliâmcısı Makarios’a destek vermek olmuştur. BM Genel Kurulu’nda “Kıbrıs Anlaşmazlığı” konusunda, Yunanistan’ın tarafını tutmuştur. Bu yüzden Türkiye, Araplara güvenmez.

Fakat Türkiye, Arap kardeşleri için İsrail’le arasını bozar ve Kıbrıs Sorunu’nda yalnız kalır. Son umudu yine İsrail olan Türkiye, aradığı desteği bulamaz. Rum kesimine karşı, İsrail ve Arap devletleri beraber destek çıkarlar. Türkiye resmen yine arkadan bıçaklanmıştır. (İsrail, Makarios’a siyasî destek verir fakat Türkiye düş kırıklığını ifâde etmesinden sonra geri çeker.)

İsrail, Türkiye’ye destek vermeye başlar. Mısır’ın Kıbrıs adası’ndaki nüfuzu kırılmaya çalışır. İsrail’den destek talep eden Başpiskopos’un isteği, İsrail hükûmeti tarafan reddedilir. Fakat İsrail, Türk Pilotları’no, S-300 ve uzun menzilli uçaksavar füzelerine karşı eğitir.

1965'de Sovyetler Birliği ve Araplar, Kıbrıs meselesi’nde, Rumları desteklerler.

Rumlar, Kıbrıs’da Türkleri katledip, tecâvüz edip, soykırım yaparken Türklerin Peygamber soylu din kardeşleri Mısır, Irak ve Suriye, BM’de Türkiye’nin müdâhalesi aleyhine kullanmıştı.

Arap devletleri ve özellikle Filistin, Türklerin ne kendi kader tâyin hakkını, Kıbrıs’daki ulusal kimlik almasına ve Kıbrıs’da uğradıkları soykırımları umursamayarak, Yunanları desteklemişlerdir. Fakat Yunanlılar, 1947'de Birleşmiş Milletler de Filistin meselesi’nde, Filistin aleyhine oy kullanmışlardır. Ve sonrası’nda İsrail devleti’ni resmî bir şekilde tanımışlardır.

Özellikle Filistin, Türkiye’nin İsrail’le olan ilişkilerinin bozulmasuna rağmen, destek verdiği hâlde Türklerin katlini vâcip görmüştür.

Filistin Devleti’nin yönetiminde bulunan FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü), Kıbrıs durumu’nda Rum yönetimine destek vermiştir. Ve Kıbrıs’daki tek meşrû hükûmet olarak Rum yönetimini görmüşlerdir.

Filistin şöyle bir karşılaştırma yaparak Türkiye’ye düşmanlığını ilân eder: “Türkiye’yi Kuzey Kıbrıs’tan çıkarmak için uluslararası toplumun hiçbir şey yapmadığını ancak, Irak’ı Kuveyt’ten atmak için hemen ittifak kurulduğunu” (1) söyler..

1994–2005 yılları arasında Filistin’in Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Nabeel Shaat şunları söylemektedir:
Son 70 yılda Kıbrıs ve Filistin araısndaki ilişki, yakın ve siyasi ittifak üzerine kurulmuştur.
Kıbrıslıların topraklarını özgürleştirmeye ve birleştirmeye yönelik mücadelesi, özellikle Mısır’da Arap Dünyasında yakın destek bulmuştur.
Mısır Cumhurbaşkanı Nasır ve Kıbrıs başpiskoposu Makarios, İngiliz işgaline karşı mücadelede yan yana durdu.

Filistinliler için, bu iki lider özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerinde doğal müttefiklerdi. 1965'te Lefkoşa’ya yaptğım ilk seyahatimi hatırlıyorum. Beni hatırlatan memleketim Yafa’yı hatırlattı. Filistinliler olarak, Kuzey Türk işgaline karşı durduk.

Filistin dışileri bakanı olarak eski kapasitemde, benim talimatlarım çok açık olduğunu hatırlıyorum: Kıbrıs’ın meşru hükümetinin yanında durmak ve özellikle Arap Ligi’nde, Kıbrıs’ın kuzeyindeki ayrılıkçı bir devletin tanınmasına karşı durmak, ahlaki ve siyasi sorumluluğumuzdu.” (2)

Lübnan’dan bahsetmeyeceğim bile. Kıbrıs’da otelcilik faaliyetinden tutunda, askerî konulara kadar Kıbrısla el ele vermiş bir Arap ülkesi.

***

Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi olan Şükrü Elekdağ, Prens bin Abdullah’ı yineleyerek, şöyle yazar: “Arap dünyası Türkiye’yi Kıbrıs’taki haklı davasında yalnız bırakmakla kalmamış, Yunanistan tarafında ağırlığını koyacak denli ileri gitmiştir.

Ay.nı şekilde, Bulgar komünist yönetimi, işkence ve kıyımla Türk azınlığı adlarını değiştirmeye zorlarken ve Türkiye (bu politikaya) karşı koyarken, Arap kardeşlerinden de herhangi ciddi bir yardım görmemiştir. İlginç olan, bu tür mantıklı seslerin Türk-İsrail uzlaşmasının hemen ardından yükselmeye başlamasıdır.” (3)

Günümüz durumda da Filistin’in Rumlara desteği sürmekle beraber, Uygur Türklerine yönelik Çin’in baskısına ve Karabağ Savaşı’nda Ermenilere verdikleri destek de sürmektir. Aynı şekilde Arap ülkeleri’nin Türkiye’ye olan düşmanlığı da aynı şekil devam ediyor.

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanıyla.

Mahmut Abbas, Filistin’in Rumları destekleme geleneğini sürdürmekle yükümlü tam bir Filistinlidir..

Bu gün hâlâ daha Suriye ve Filistin için üzülen Türkiye halkı var.. Çünkü biz vicdanlı ırkız. Ne olursa olsun üzülüyoruz. Aşağılık ırk değiliz ya da kahpe!

NOTLAR:

(1) Mahmut Ali Baykan, “The Palestinian Question in Turkish Foreign Policy from the 1950s to the 1960s” International Journal of Middle Eastern Studies, Sayı. 25 (1993), s. 91–110. (Aktaran: O. Bengio)

(2) Nabeel Shaath, Old Friends? Palestine, Cyprus, and Greece https://euobserver.com/ opinion/132004, (Erişim Tarihi: 9 Eylül 2018.)

(3) Milliyet, 30 Haziran 1997.

KAYNAKLAR:

Ofra Bengio, Türkiye-İsrail, Ergüvan Yayınları, 2009.

Mehmet Çelik, “Türk Dış Politikasında Kıbrıs Sorunu ve Arap Dünyasının Politik Tavrı”,

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır

Kürtler ve Medler

KÜRTLER VE MEDLER Kürt Tarihçilerin çoğu kendini Medlere dayandırır. Kürt dilinin gelişmesinde Medlerin rol oynadığını söylerler. (Minorsky - Kürtler, İslam Ansiklopedisi, VI. cilt, s. 1089-1114) Ve Medlerin torunlarıdır. (Amir Hassanpour - Kürdistanda Milliyetçilik ve Dil; s. 120.) » Kürtlerin tek kurduğu ulusal devlet olarak Medler İmparatorluğunu kabul ederler. (Wadie Jwaideh - Kürt Miliyetçiliğinin Tarihi , Kökenleri ve Gelişimi, s. 17.) » Ve bazı Kürt Tarihçilerde şöyle savunur: “bütün tarih boyunca Medleri Kürtlerden ayrı gösterecek bir hadise bulamazsınız.." (Zinnar Silopi - Doza Kurdistan; s. 9.) » Medler proto-Kürt’tür. (Philip Kreyenbroek & Christine Allison - Kürt Kimliği ve Kültürü, s. 25.) » “Dolaylı değil doğrudan Kürtlerin Medlerle bağlantıları vardır.” (Ali Hüseyin Kerim - Balkan Yarımadasında Kürtler, s. 49.) Medlerin İmparatorluğunu yıkan, Perslerdi. (William Aegleton - Mehabad Kürt Cumhuriyeti; s. 18.) Ve şunu söylemektedirler: Medler yıkıldık