Türkiye ve İsrail: İlişki’nin Doruğu
Bir hikâye anlatılır. 1974'de Kıbrıs Savaşı’nda Kocatepe muhribi batırıldığında, bir İsrail gemisi tarafından kurtarılırlar. İsrail’e götürürler. Bu gemi de, 41 subay, astsubay, er vardır. (1)
Bu gemi’nin komutanı Güven Erkaya’dır. 2002 yılında Türk-İsrail ilişkileri’nde büyük rol oynayacaktır.
Peki ya İsrail’in, Kıbrıs’daki rolü nedir?
Evet, çoğunuz Libya’nın Kıbrıs Harekatı’nda Türkiye’ye destek verdiğini duymuşunuzdur. Fakat hiç İsrail’in desteğini duymadınız. Çünkü anlatılmadı.
***
Bir Türk kaynağa göre, Türk pilotları, İsrail’in Necef’te bulunan Shdema hava üssünde, (Kıbrıs’ın Rusya’dan satın almak istediği S-300 füzeleri gibi) uzun menzilli uçaksavar füzelerine saldırı eğitiminin yanı sıra radardan kaçma ve elektronik sinyal bozma eğitimi de alırlar. (2)

Türk pilotlarının eğitimi karşılığında Türkiye’nin doğusunda İsrail’e özel bir hava üssü inşa ettiğine ilişkin raporlar da bulunmaktadır. İsrail’in Türkiye Büyükelçisi Uri Bar-Ner bu raporları yalanlar.
David İvri de, söz konusu hava üssünün Türk hava kuvvetlerinin aktif kullanımında olmayan mevcut bir üs olduğunu ve yalnızca eğitim sırasında kullanılmak üzere İsrailli pilotlara açıldığı açıklamasında bulunur. (3)
İki ülkenin deniz kuvvetleri de yakın işbirliği içindedir. Anlaşmaların birinde, savaş gemilerinin birbirlerinin limanlarına girmesine izin verilir. (4)
Ortak tatbikatlar:
- 2001 Haziran Konya Tatbikatı, Türkiye, İsrail ve Amerikan hava kuvvetleri’nin Konya hava sahası’nda yaptığı tatbikat.
- 1998: Aynı şekilde yine Türkiye, İsrail ve Amerikan deniz hava kuvvetleri’nin düzenlediği ortak deniz tatbikatı.
- 2001 Nisan: İsrail ve Türkiye, Marmaris Aksaz Deniz üssünden, insani değil askeri amaçlar taşıdığı bildirilen, ABD’nin katılmadığı, ortak tatbikatlar gerçekleştirirler.
Fakat bu tatbikatlar nedeniyle Mısır Devleti rahatsız olur, Çevik Bir’in dediğine göre Mısır hükûmeti baya bir öfkelenir. Türkiye’yi tehdit ederler ve üzerinde baskı kurarlar. Türkiye durumu açıklamak zorunda kalır ve açıklar. Mısır korkaklığından kaynaklanan öfkeyi bir kenera bırakır.
Türk Ordusu’nu modernize etmesi: — İsrail’in Türkiye’ye ait 52 adet F-4 savaş jetinin ve 46 adet F-5'in modernizasyonuna ilişkin olanıdır. 1996 ve 1998 yılında imzalanan ve 700 milyon dolar gibi bir rakama ulaşan bu anlaşmalar, İsrail uçak sanayinin o güne dek başka bir ülkeyle yaptığı en büyük rakama sahip kontrat olma özelliğini taşır.
— Bir diğer anlaşma da, 1996 ve 1997 Ağustos’unda, sırasıyla 150 milyon dolar ve 200 milyon dolar değerinde, Popeye 1 ve Popeye 2 havadan karaya füzelerinin ortak üretimi için imzalanır.
— 29 Mart 2002 tarihinde, Türkiye, İsrail Savunma Endüstrisi ile Türkiye’ye ait 170 adet M-60A1 tankının modernizasyonu için 668 milyon dolar maliyetinde gizli bir anlaşma imzalar.
— Türkiye’nin İsrail’den silah alımı da artar. Örneğin, 2002 Şubat ayında, İsrail, Türk helikopterlerine elektronik savaş sistemleri kurulması anlaşmasından ııo milyon dolarlık bir kazanç sağlar. (5)
İstihbarat: — İstihbarat paylaşımı bir diğer yakın işbirliği alanıdır. Daha önce de belirtildiği üzere, iki ordu ve istihbarat servisleri arasında uzun yıllara dayanan bir istihbarat değişimi geleneği vardır.399 199o’lı yıllarda, özellikle Türkiye için, iç ve dış düşmanların örtüşmesi nedeniyle bu durum hız kazanır. İsrail’in Türkiye’ye yardımının bir örneği olarak, Suriye Hava Kuvvetlerinde de kullanılan Rus yapımı Mig 29 savaş uçaklarına dair bilgi sağlaması gösterilebilir.
— İsrail’in, Türkiye sınırları içine erişebilirliğini, İran, Irak ve Suriye’ye dair bilgi toplamak üzere kullandığı ve bunun karşılığında Türk ordusunu bu üç ülkedeki üslerce desteklenen terör odaklarına karşı savaşabilmesi için gerekli eğitim ve donanım yardımında bulunduğu düşünülmektedir. (6)
Teröre karşı ortak harekat: — İsrail’e bağlı özel askeri kuvvetler, Türkiye’nin kuzey Irak’taki Kürt bölgelerine düzenli olarak gerçekleştirdiği “baskınlarda” yer alarak Türkiye’nin yanında yer almışlar ve Türkiye’yi desteklemişlerdir. (7)
— Türkiye’nin ASALA, PKK ve Türkiye kökenli sol örgütlere karşı İsrail’le birlikte Lübnan’da operasyon operasyon düzenlemiştir. (8)
PKK’YA KARŞI: — İsrail’in, ayrıca, 1999 Şubat ayında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ve 2000 yıh Ocak ayında Türk Hizbullah örgütünün Kürt terörist hücre evinin ele geçirilmesinde yardım ettiği bildirilmiştir. İkinci olaya dair bilgiler, Başbakan Bülent Ecevit tarafından da doğrulanır.” (9)
— Türkiye, PKK lideri Abdullah Öcalan’ı 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da ele geçirdiğinde gerçekleşir (bkz., aşağıda). Ele geçirme esnasında İsrail’in Türkiye’ye yardım ettiğine dair haberler Avrupa’da İsrail’e ait diplomatik noktalarda Kürtlerin protesto gösterilerine yol açar.
— Dış kaynaklı yayınlara göre Mossad, dünyaçapında Kürt örgütlere dair bilgi toplayarak Türk İstihbaratına gönderir. Öcalan’la ilgili olarak, Öcalan’ın Suriye tarafından sınır dışı edilmesinin ardından sığınma talebinde bulunduğu uçağın İsrailli ajanlarca takip edilerek elektronik aygıtlarla mesajlarının engellendiği bilgisi aktarılır. (10)
— “Mossad, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan yardım istemesinin ardından devreye girdi. Netanyahu’nun tek şartı, operasyonu Türk istihbaratının üstlenmesi ve Mossad’ın rolünün gizli kalmasıydı.” (11)
— 1997 yıllarında Natenyahu bir konuşmasında şöyle dediği iddia edilir: “PKK bir terör örgütüdür. Hedefleri ve görüşleri ne olursa olsun, kullandıkları metotlar ortada. Eğer masum insanları Ankara’da veya başka yerlerde bombalıyorlarsa, Tel Aviv’de öldürüyorlarsa, bu insanlar teröristtirler. Kaynaklarımız ve elimizdeki tüm olanaklarımızı paylaşmamız normal değil, şarttır. Eğer dost bir ülkeye yönelik terör konusunda bilgi edindiğimiz anda hemen yolluyoruz… Türkiye ile bu alışverişi daha da arttıracağız.” (12)
YAHUDİ LOBİSİ, ERMENİ SOYKIRIMI’NA KARŞI: — Ermeni lobisi, 1915'de Ermeni Kırımını “soykırım” olarak adlandırmaya yönelik bir tasarı sunup, Washington’da bir “ermeni soykırım” müzesinin kurulmasını istediğinde, bunu engelleyenler Musevi lobisi’ydi. (13)
TÜRKİYE-İSRAİL ASKERÎ İŞBİRLİĞİ’NDEN KORKAN, ARAP DEVLETLERİNE YANIT: Türkiye ve İsrail’in 1990'lardaki askerî işbirliğinden Arap dünyası rahatsızdı. Buna İran’da dahil. Türkiye’ye ilişkileri kesmeleri konusunda baskı yapmışlar, Türkiye’yi açıktan tehdit etmişlerdir.
Daha önce de ifâde ettiğim gibi, Türkiye ve İsrail bu askerî tatbikat ve antlaşmaların üçüncü ülkeye karşı olmadığını dile getirdiği hâlde, Araplar Türkiye’yi tehdit etmekten geri kalmamışlardır.
İsrail Savunma Bakanı Mordehay, bu gelişmeler üzerine şöyle demiştir: “İttifak üçüncü bir ülkeye karşı değil. Aramızda saldırı karşısında topraklarımızı kullanmak ya da savunmak gibi bir anlaşma yok. Ama İran, Irak ya da Suriye gibi bir ülke gücünü Türkiye aleyhinde kullanmak isterse, karşısında birleşik bir güç olduğunu bilecektir.
(..)
Eğer Türkiye bir konuda İsrail’in desteğini isterse, İsrail kısa zamanda bu desteği verme kararını alabilir. Ama asıl çabamız, güç kullanmak değil, caydırıcı rol oynayabilecek ortak güç yaratmaktır.” (14)
SONUÇ:
İlişkilerimiz böyleydi. Çoğu yazıyı okuduğum kitap/gazete’den alıntıladım. Bu yazı da İsrail’i övmek gibi bir niyetim yok. Zâten kaynaklarla birlikte olayı gayet aktarıyorum.
İsrail’in, Türkiye’ye Türk ordusuna teçhizat ve eğitim desteği vermiştir. Türkiye’yi her alanda desteklemiş ama ilişkilerinin gizli kalmasını istemiştir. Bu konu Kıbrıs ve PKK ilişkileri’nde baya önem arz etmiştir. Çünkü İsrail, Kıbrıs Rumları’nı ve PKK’yı destekleyen Kürtleri karşısına almak istememiştir. İlişkilerin gizli sürmesini isteyen sadece İsrail olmamasıyla birlikte, Türkiye Arapların tâvrından çekinmiştir.
Fakat Araplar’ın Türkiye’ye karşı düşmanca tâvırları ve Türkleri her konu’da aleyhine gitmeleri ile birlikte Türkiye, İsrail devletiyle yakınlaşmış ve ilişkilerini sıkılaştırmışlardır. Filistin, Suriye, Mısır ve İran gibi diğer Arap devletlerinin PKK’yı destekleyip, Kıbrıs konusu’nda Türkiye’nin karşısında durması Türkiye’nin İsrail’e yakınlaşmasına sebep olmuştur.
Bu yakınlaşmadan dolayı Arap ülkeleri, Türkiye’ye türlü iftaralar atmış, Türkiye’ye adetâ ırkına ve dinine varacak şekilde aşağılamışlardır. Hattâ harekât durumundan tutunda, Türkiye-İsrail ilişkileri’ni bozmak için türlü oyunlar sergilemişlerdir.
NOTLAR:
(1) Hürriyet, “42 denizcimizi kurtaran gizli dost”, 22 Mart 1998.
(2) Hürriyet, alıntılandığı yer Mideast Mirrol’, 14 Temmuz 1998. (Aktaran O. Bengio)
(3) Anadolu Haber Ajansı, 16 Temmuz 1998. (a.g.y)
(4) Ofra Bengio, Türkiye-İsrail, Ergüvan Yayınları, s. 166.
(5) O. Bengio, age, s. 167.
(6) O. Bengio, age, s. 170.
(7) UPI haber ajansı, 13 Şubat 2002. (a.g.y)
(8) O. Kuyumcuoğlu, “Seksenli Yıllarda Türkiye’nin Filistin Politikası”, s. 67.
(9) JP, Io Aralık 1997 (Internet baskısı); Ha’aretz, 17 Şubat 1999, 21 Ocak 2000. (a.g.y)
(10) O. Bengio, age, s. 183, Ha’aretz,17 Şubat 1999.
(11) NTV Haber, “Öcalan’ın yakalanmasını Mossad sağladı”, 1 Mart 2010.
(12) Özcan, Türkiye-İsrail İlişkilerinde Dönüşüm: Güvenliğin Ötesi, s. 56.
(13) O. Bengio, age, s. 184, JP, 7 Nisan 2002 (Internet baskısı)
(14) Yusuf Koğ, Türkiye-İsrail İlişkileri (1990–2000), Uluslararası Karşılaştırmalı Edebiyat, Tarih ve Düşünce Dergisi, 2021, 23/231.
Yorumlar
Yorum Gönder