Bir Entelektüel Osmanlı Şehzâdesi: Şehzâde Mustafa Çelebi
Belki de, tarihin en büyük trajedisi şehzâde Mustafa’nın ölümü ve Osmanlı’nın düştüğü durumdur.
Şehzâde Mustafa, öldürülmesiydi Osmanlı’nın seyrini değiştirebilecek bir padişâh olabilirdi.
Fakat, şehzâde asılsız sebeplerle idâm edilmiştir. Asılsız sebep dediğim, şehzâdeye atılan iftiralardır. Şehzâdenin idâm edilmesinde Rüstem Paşa ve Hürrem Sultan’ın emin şekilde parmağı vardır.
Din âlîmî Ebussuud Efendi’de bu işe karıştığı ve Sultan Süleyman’ın Mustafa hakkında napacağını sorduğu vâkit, onu öldürmesi gerektiğini söylemiştir.
Şehzâde Mustafa’nın idâm edilmesi, Osmanlı halkı arasında kargaşaya yol açtı. Yeniçeriler ve halk isyân etti. Mustafa, yeniçeriler tarafından sevilen biriydi. Halkın saygı duyduğu ve sevdiği biriydi.
Filmin en sevdiğim ve üzüldüğüm noktası da burasıdır: Şehzâde Mustafa!
Tarih, belkilerle yazılmaz. Fakat, II. Selim (Tuborg Selim diye anılır) yerine Şehzâde Mustafa geçseydi Osmanlı’nın yeri farklı olabilirdi.
Osmanlıya gelen Venedik Elçisi Pietro Bragadin’in anlatımlarına göre, Şehzâde Mustafa’nın olağanüstü yetenekli olduğunu, bir savaşçı olacağını, yeniçeriler tarafından çok sevildiğini ve büyük işler başardığını rapor etmişti. (1) Ayrıca, herkes tarafından ne kadar çok sevildiğini ve veliaht olmasının ne kadar arzulandığını da belirtmiştir.
Elçi’nin 1553'deki raporu şöyle: “Türk Beyi’nin ilk çocuğu olan Mustafa da şu anda bunu yapmaya çalışmaktadır. Kendisi, saydığım iki şekilde, yani parayla ve yapmak istediği kahramanlıklarla, kendisinden önceki sultanlar. yan daha başarılı olacağını kanıtlayarak sadece yeniçerilerin değil bütün Müslümanlar’ın sevgisini kazanmayı başarmıştır.
Herkes onu çok seviyor ve herkes babasının yerine tahta çıkmasını istiyor. Yeniçerilerin de onun hükümdar olmasını İstedikleri çok açık. Bey’in bütün kullarının arzusu da bu. Çünkü ilk oğlu olmasının yanısıra çok dürüst, cömert ve cesur olması da herkesin onu istemesi için yeterli sebepler.
Topraklarına gelen her yeniçeriye, Sultan’ın kullarına, sadece çok iyi davranmakla, onları misafir etmekle kalmıyor, aynı zamanda çok güzel armağanlar da sunuyor. İşte sahip olduğu namı da böyle kazanmış. Her ihtiyaçları için yeniçeriler kendisine rahatça başvurabiliyorlar ve onun idaresinden bugüne kadar kimse Sultan’a şikayetçi olmamış.
Babasına sık sık armağan olarak güzel atlar gönderiyor. Babasına ayrıca birkaç bin düka da gönderiyor ve bunu seve seve yaptığı çok belli.
Şimdiye kadar babasına karşı hiçbir ters harekette bulunmamış. Hem de başka bir kadından olan diğer kardeşlerinin babasına yakın olduklarını bildiği, hatta biri sarayda yaşadığı halde. Bu konuda çok ılımlı.
Söylediğim gibi herkes babasının ardından Şehzâde Mustafa’nın hükümdar olmasını bekliyor ve istiyor. Ancak değişik olaylardan dolayı şans Şehzâde Selim tarafına da düşebilir. (..)
Bu konu ile ilgili olarak Sultan’ın kimi taht için tercih ettiğini anlamak kolay değil çünkü hepsi onun oğlu ama yanında her zaman Rus karısı var ve bu kadın kendi oğullarını hep ön plana çıkarıp, sürekli Mustafa’yı kötülüyor.”
Mustafa idam edildiğinde, Amasya’daki sarayında dört büyük sandık dolusu kitap bırakmıştır. Bunlar arasında tarihe ait olanları Hayrettin Paşa Gazavatnamesi, Bağdat fetihnamesi, Gürcistan Cengi, Gürcü gazavatnamesi, Farsça muhtelif tarihler, muhtelif gazavat kitapları, Taberi tarihi, Türkçe tarihler ve en ilginci de dedesi Selim’in Divan’ı dikkati çeker.
İskendernâme, tıp kitabı, kanunname, nasihatname, tazarrurname gibi kitapları da not edilmişti. (2)
Mustafa’nın silüeti dedesi Yavuz Sultan Selim’e benzediği söylenir. Belki de bu kadar akıllı ve cesur olmasını ondan almıştır.
Şehzâde Mustafa’yı saygıyla anıyoruz..
NOTLAR:
(1) Erhan Afyoncu, Muhteşem Süleyman, s. 96.
(2) Feridun Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi, s. 277.
Yorumlar
Yorum Gönder