İngilizce Öğrenmek 102: Temel Kelime Hazinesi, Kalıplar, Deneyimsel Filler ve Kısaltmalar
En büyük sorunlardan biri de sözlük eksiğidir. Burada kelime bilgisi vereceğim.
want = istemek,
i want to go = Gitmek istiyorum.
i want coffee = Kahve istiyorum.
go = gitmek
i will go = Gideceğim.
if she doesn’t come here, i will go to home = O buraya gelmezse, eve gideceğim.
come = gelmek
i will come with you = Senle geleceğim.
i will want to come with you = Senle gelmek istiyorum.
know = bilmek,
i dont know = Bilmiyorum.
do you know = Sen biliyor musun?
learn = öğrenmek,
did you learn english = İngilizce öğrendin mi?
i learned = Öğrendim.
i will learn english = İngilizce öğreneceğim.
understand = anlamak,
do you understand me = Beni anlıyor musun?
i want to understand her = Onu anlamak istiyorum.
leave = ayrılmak, (ikinci hâli: left)
i want to leave = Ayrılmak istiyorum. (Bir yerden ayrılmak manasında)
i left here = Oradan ayrıldım.
feel = hissetmek, (ikinci hâli: felt)

read = okumak, (ikinci hâli: read)
i always read book = Her zaman kitap okurum.
buy = satın almak, (ikicni hâli: bought)
i bought a car = Bir araba satın aldım.
i want to buy = Satın almak istiyorum.
wait = beklemek
remember = Hatırlamak,

live = yaşamak,
i live in Turkey = Türkiye’de yaşıyorum.
die = ölmek,
kill = öldürmek,
play = oynamak,
work = çalışmak,
sell = satmak (ikinci hâli: sold)
pay = ödemek ()(ikinci hâli: paid)
speak = konuşmak, (ikinci hâli: spoke)
talk = konuşmak, (ikinci hâli: drank)
drink = içmek,
smoke = sigara içmek,
teach = öğretmek,
eat = yemek yemek (ikinci hâli: ate)
do = yapmak, (ikinci hâli: did)
make = yapmak, (ikinci hâli: made)
love = sevmek,
like = hoşlanmak,
sleep = uyumak,
think = düşünmek, (ikinci hâli: think)
borrow = borç almak,
lend = borç vermek,
focus = odaklanmak,
cut = kesmek (ikinci hâli: cut),
start = başlamak,
begin = başlamak (ikinci hâli: began),
stay = kalmak,
add = eklemek,
delete = silmek
accept = kabul etmek,
ask = sormak,
answer = cevap vermek,
believe = inanmak,
break = kırmak,
build = inşa etmek,
call = aramak, çağırmak, seslenmek,
choose = seçmek (ikinci hâli: chose),
connect = bağlanmak,
cook = yemek pişirmek,
drive = araba sürmek (ikinci hâli: drove),
cancel = iptal etmek,
close = kapatmak,
dream = hayal kurmak,
end = bitirmek,
find = bulmak,
cry = üzülmek,
disappoint = hayal kırıklığına uğratmak,
laugh = gülmek,
smile = gülümsemek,
listen = dinlemek,
write = yazmak,
frigten = korkmak,
laugh = gülmek,
sad = üzgün olmak,
know = bilmek, tanımak,
forget = unutmak,
meet = tanışmak,
visit = ziyaret etmek,
wash = yıkamak
open = açmak
say = söylemek (ikinci hâli: said)
tell = söylemek (ikinci hâli: told)
promise = söz vermek
run = koşmak
walk = yürümek
stop = durmak
nesneler
object = nesne
home = ev
house = ev
fear = korku, korkma
serious = ciddi
about = hakkında
clean = temiz,
teacher = öğretmen
student = öğrenci
doctor = doktor
dancer = dansçı
enemy = düşman
job = iş
freedom = özgürlük
mistake = yanlış
angry = öfke
hate = nefret
hungry = aç
time = zaman
money = para
idea = fikir
help = yardım
voice = ses
text = yazı, metin
slow = yavaş
fast = hızlı,
quick = hızlı
hard = zor
easy = kolay
ugly = çirkin
handsome = yakışıklı
beautiful = güzel
big = büyük
small = küçük
sorry = üzgün
please = lütfen
answer = cevap
question = soru
problem = sorun
light = ışık
dark = koyu
room = oda
table = masa
chair = sandalye
window = pencere
street = sokak
car = araba
bus = otobüs
friend = arkadaş
weather = hava durumu
food = gıda / yiyecek
water = su
school = okul
bread = ekmek
milk = süt
coffee = kahve
family = aile
zaman zarfları
now = şimdi
tomorrow = yarın
yesterday = dün
today = bugün
day = gün
morning = sabah
noon = öğle
evening = akşam
night = gece
soon = yakında
later = daha sonra
just = az önce
just after = az sonra
once = bir kez
twice = iki kez
then = sonra
ago = önce
previously = önceden
later = sonradan
afterward = sonrasında
last week = geçen hafta
this week = bu hafta
next week = gelecek hafta
at the moment = şu anda
nowadays = bugünlerde
in the past = geçmişte
in the future = gelecekte

Deneyimsel Filler
wake up = Uyanmak (ikinci hâli: woke up)
i woke up = Uyandım.
did you wake up = Uyandın mı?
break up = Ayrılmak.
make up = Uydurmak.
be sick of = Bıkmak, usanmak.
get over = Atlamak, üstesinden gelmek.
go into business = İşe atılmak, ticaret yapmak.
sold (me) out = Birini satmak, arkadan bıçaklamak.
pick up = Almak. (Birini bir yerden almak)
turn on / turn off = Açmak / Kapatmak (cihaz)
put on / take off = Giymek / Çıkarmak (kıyafet)
run into = Tesadüfen karşılaşmak.
run out of = Tükenmek.
hang out = Takılmak.
bring up = Konu açmak.
put off = Ertelemek.
run after = Peşinden koşmak.
come up with = Fikir bulmak, fikir bulmak.
set off = Yola çıkmak.
point out = Belirtmek.
look forward to = Sabırsızlıkla beklemek.
take after = Benzemek.
get away = Kaçmak.
get along with = İyi geçinmek.
Kısaltmalar
wanna = want to
be gonna = be going to
gotta = got to
lemme = let me
gimme = give me
dunno = i dont know
outta = out of — “dışına, dışarı”
kinda = kind of — “biraz, tür”
sorta = sort of — “biraz, gibi”
aint = isn’t/aren’t/hasn’t/haven’t — “değil, yok”
ya = you
betcha = bet you
gonna hafta = going to have to
wanna hafta = want to have to
watcha = what are you
Y’all = you all
beacuse = ’Cause
oughta = ought to
shoulda = sohuld have v3
coulda = coulda have v3
woulda = would have v3
Kalıplar
what’s up? = Naber?
take care = Kendine iyi bak!
see you = Görüşürüz.
long time no see = Uzun zamandır görüşemedik!
let’s catch up soon = Yakında görüşelim.
it’s up to you = Sana bağlı.
sounds good! = Kulağa hoş geliyor!
i don’t feel like it = Canım istemiyor.
take care! = Kendine iyi bak!
nice to meet you, Burak = Tanıştığımıza memnun oldum, Burak.
take your time = Acele etme.
what a pity! = Ne yazık!
i’m looking forward to it = Sabırsızlıkla bekliyorum.
in other words… = Diğer bir deyişle…
to the best of my knowledge… = Bildiğim kadarıyla…
it’s a matter of time = Zaman meselesi.
what of it = Bundan bana ne? / Ne olmuş yani? (Meydan okumak manasıyla)
as if = Sanki / Yok artık! (Alaycı bir şekilde kullanılır)
case closed = Konu kapandı / Tartışma bitti (Kesin kararlılık ifade eder)
in your face = İşte böyle! / Gördün mü? (Zafer veya meydan okuma ifade eder)
point taken = Anladım / Mesaj alındı (Karşı tarafın dediğini kabul etmek için kullanılır)
dont even go there = O konuya hiç girme / Hiç o lafı açma (Tehdit veya rahatsızlık belirtmek için kullanılır)
get off me = Üzerimden çekil / Bırak beni (Fiziksel veya duygusal bir rahatsızlık ifade eder)
guess what = Tahmin et bakalım / Biliyor musun? (Heyecanlı bir haber vermeden önce kullanılır)
bring it on = Hadi bakalım / Gel de görelim (Meydan okuma ya da cesaret ifade eder)
hold on = Bekle / Dayan
chill out = Sakin ol.
cut it out = Kes şunu / Yapma artık.
let me know = Haber ver / Bana bildir.
take it easy = Rahat ol / Kendine dikkat et
no worries = Sorun değil / Problem yok
you bet = Kesinlikle / Tabii ki
i’m in = Ben varım / Dahilim
Yorumlar
Yorum Gönder