Ana içeriğe atla

Millî Mücadale’de Sovyet Tehdidi

Millî Mücadale’de Sovyet Tehdidi

Herkes, Sovyetlerin Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye’ye verdiği desteği konuşur ama kimse onların Türklerle nasıl ilişkileri olduğunu konuşmaz.

Sovyetler neden destek vermişti? Bunu sormazlar.

Sovyetler Birliği’nin; Osmanlı’ya, Millî Mücadeleye, Türkiye’ye bakışı nasıldı? Bunu bilmezler.

Solcular “Sovyetler destek verdi Türkiye’ye nankör Türkler! Tapacaksınız onlara!” derken,

Ülkücü ve Atsızcılar da “Ezik kemalistler, Sovyetlerden yardım aldılar” diyor,

İslâmcılar ise “Gâvur, gâvura yardım etmiş ne var ki bunda” diyor,

Yeni kemalistler ise “Sovyetler bize yardım etti” diyorlar.

Burada bile ayrım var. Sanki kemalistler kendi şahsî menfaatleri doğrultusunda destek almışlar gibi lanse ediyorlar.

Bu çerçeve’de ilk defa Solcular, İslâmcılar, Atsızcılar bir noktada duruyor.

Gerçi iş Millî Mücadele ve Atatürk olunca hep birlikler. 

Neyse.

Kemalistler Sovyetlerden yardım almasa siz savaşacak silâhı, parayı nereden bulacaktınız? 

Sovyetlerin, Millî Mücadale’deki desteği aşikârdır. 
Sovyetleri burada gereksiz yüceltme ya da yerme yapmayacağız. Ama bu konulara da girmeyeceğiz.


Ama Sovyetler bize diplomatik olarak da çok yardım etmiştir. 
İngiltere bu durumda resmî bir şekilde Yunanistan’dan desteğini çekmişti.

Kemalistler, Sovyetlerden destek almasaydı sizin bugün Kemalistlere sallayacak bir vatanınız olur muydu bilemeyiz?


Bu biraz kabaca oldu yine olurdu ama ne kadar olurdu işte o muamma. 
Sonuçta Sovyetler bize babasının hayrına destek vermemişti. Kendi yanı başında ve Boğazlara hakimiyeti olan bir Emperyalist devlet istemiyorlardı.


Ve şu da bir gerçek ki, Sovyetlerin para göndermesinde orada yaşayan büyük Türklerinde (Galiyev, İttihatçılar, vs.) etkisi olmakla beraber, Sovyet hakimiyetindeki Türk devletlerini de unutmayalım.

Türk heyeti ile Sovyet heyeti. (Görsel, I.)

Ayrıca, şu yazılarıma bakınız:

Gelgelelim harekât kısmına. 

Olayların başlangıcı aslında Sovyetlerin paranoyak olmasıdır.

Türklerin batılı devletler ile anlaşacaklarını düşünüp Türklere karşı düşmanca davranıyorlardı.

Lenin, “herhangi gün bir savaşla karşı karşıya gelmek zorunda bırakılabilir” diyor ve Türkiye’ye açıkça sopa gösteriyordu.

Stalin ise Kemalistler ihanet etmezse, Sovyetlerin onlarla olacağını söylüyor ve Ali Fuat Paşa ise Moskova’dan Ankara’ya gönderdiği raporda Rusların doğu bölgesinde sorun çıkaracağını söylüyordu.

Sovyet Dışişleri Başkanı (Komiseri) Çiçerin, Kafkaslardaki Sovyet ordusu kumandanına Türkiye sınırlarına asker yığmasını söylemiş ve Mustafa Kemal ise Kâzım Karabekir Paşa’ya orduyu savaşa hazır tutmasını söylüyordu. Karabekir Paşa ise Atatürk’e şöyle diyordu:
Bir kere (kez) Türk ordusunu mukavemetsiz (dirençsiz) bir halde görürlerse, yapacakları, Azerbaycan ve Ermenistan’ın ayni olacaktır.” (1)

Bundan sonra Suphi’nin ölümünden sonra Enver Paşa’yı Anadolu’ya göndermeyi düşünmüşler fakat Atatürk ve Karabekir’in muhalefeti dolasıyla vazgeçmişlerdir. Sonra tabiî ki Sovyetler Enver Paşa’ya ihanet ettiler. 

Sovyetler, Kemalistler Batı yanlısı tutum sergiledikleri an, Türkiye’ye gireceklerdi. Bunun için Enver Paşa biçilmez kaftandı. Fakat hâlâ Lenin kemalist hükûmetten ümidi kesmemişti. Anadolu’ya girmeye hazırlardı ama tutumları değişti.

İş Kemalist hükûmetin artık batı yanlısı olması değil, savaşı kazanmasına dönmüştü. Çünkü kemalist hükûmete güveniyorlardı ama savaşı kazanacaklarına güvenleri hâlâ belirsizdi ve beklenen oldu, Sakarya kazanıldı ve Lenin, Enver Paşa’ya “Canın Cehenneme” diyerek, verdiği tüm lojistik desteği aldı.


NOTLAR:

(1) Karabekir, İstiklâl Harbimizde Enver Paşa, s. 144.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıldırım Beyazıd ve Emir Timurlenk Savaşı

YILDIRIM BEYAZID VE EMİR TİMUR LENK SAVAŞI Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) Cengiz Han'ın vârisi olma iddiası ile çıkan Emir Timur. Beyazı'dın egemen olmasını kabul etmiyor. Onu küçümsüyor. Timur'un tahtını ele geçirmek için isyan başlatan   ve Timur Hindistan seferinden gelince bizzat kendisi tarafından kovulan Diyarbakır Beyi İlhan Ahmet Celâyir, Osmanlı'ya sığınmıştı. Epey Timur ve Beyazıd'ın arası gergindi. Fakat Timur kendi ırkından, dininden olan Osmanlı’ya saldırmak istemiyordu.   Timur’a tabî olan Mutahharten’ın ailesini Bursa’ya esir olarak gönderen Beyazid ile Timur’un arası açılmıştı.   “ Timur, kendisini sadece dünya üzerinde ulaşabileceği yere kadar hırsını doyurmak için Allah tarafından gönderilen “Allah’ın kulu” olarak değil, Türk halkının da gerçek ve tek temsilcisi olarak görüyordu. Yörüklerin bol paçalı şalvarları içinde, başında yüksek keçe başlığı ile tam bir Türk gibi giyinirdi.. Sarayı’nda sadece Türkçe konuşulur ve Türkçe yazı yazılır...

Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu

 Türkiye, Filistin ve Araplar: Kıbrıs Sorunu Bu konu, Filistin’in şuanki devlet başkanı olan Mahmut Abbas’ın, Rum Yönetimi’ni desteklemesiyle başlamıyor. Irak, 1957'de Yunanistan Devleti’yle görüşüp Kıbrıs’la ilgili ortak hareket kararı almışlardır. Aynı yılın Aralık ayı’nda gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantısında Kıbrıs Sorunu’nda Türkiye’ye karşı oy kullanırlar. Irak bununla da sınırlı kalmaz, Yunan desteğini almasıyla birlikte Türkiye’ye karşı Petrol borcunu da ödemez. (Musul Vilayeti’den gelen %10'luk Petrol geliri.) Ayrıca Türkiye’nin çoğu Projesine de karşı çıkar. Komünist Sovyetler Birliği yanlısı bir devlet kuran Suriye ve Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti), Türkiye’ye karşı bir rakip hâline gelirken, Sovyetlerin Türkiye’yi kıstırma politikasına destek verirler. Türkiye bu durumda İsrail’le ilişkilerini sıkılaştırır fakat Türkiye bu durumda bile suçlu hâline gelir. Hiçbir konu da Türkiye’yi desteklemeyen ve Türkleri yok etmek için gâvuru-Yahudi’yi bile destekleyen...

Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA

  Filistin’in iki yüzü: PKK ve ASALA Diyeceksiniz ki: “ Ama insanlar ölüyor, yazık değil mi! Ne acımasızsın! ” falan filan.. Hayır efendim, hayır! Elbette çocukların ölmesine üzülüyorum, bende bir insanım lâkin FKÖ’nün eğittiği PKK’nın kaç Türk çocuğunun canını aldığını ez mi geçiceğiz? Burada Suriye’nin PKK’ya verdiği desteği yazmayacağım çünkü zâten blogu’mda “ Sosyalist Bedevî: Esad ailesi, atalarının izinde ” diye bir yazı yazıp detaylıca anlatmıştım. Ayrıca FKÖ’nün kurucularından ve Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas hakkında da burada bahsetmeyeceğiz. Çünkü daha önce bahsetmiştik, bakınız: “ Solcu bir Bedevî: Mahmud Abbas ” Gelgelelim, Filistin ve PKK ilişkilerine, şöyle anlatayım: PKK, Suriye-Filistin-Lübnan kampların’da eğitim görmüştü. PKK, Suriye Hükûmeti tarafından Bekaa Vadisi’ne yerleştirilmişti. Burada yetişmişler burada militanlaşmışlardı. Bizzat büyük Türkiye dostu (!) Yaser Arafat tarafından desteklenmişlerdi. (1) İsrail’e karşı operasyonlar da kullanılmışla...